Ebû Cehil, Kureyş müşriklerine, "Muhammed sizin yanınızda yüzünü toprağa sürer mi?" (Yanî namâz kılıyor mu?) diye sordu. Onlar da, "Evet kılıyor" dediler. "Eğer ben Onu namaz kılarken görürsem ayağımla başını ezeceğim" dedi...
Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” namaz kılarken dediğini yapmak için üzerine doğru yürüdü. Daha yaklaşmadan yüzünden bir şeyleri silerek derhâl geri döndü. Müşrikler "sana ne oldu?" dediklerinde, "Muhammed ile aramızda ateşten bir hendek gördüm. Zebânîler bana hücûm ettiler. Hemen geri döndüm" dedi. Bu hâdise üzerine Allahü teâlâ meâl-i şerîfleri (Sen namaz kılan kulu (peygamberi) bundan menedeni görmedin mi? Keşke o engelleyici doğru yolda olsaydı, yâhut iyiliği ve kötülükten sakınmayı emretseydi. Keşke o yalanlasa ve dönüp gitseydi (sataşmasaydı). O acabâ olanları Allahın görmekte olduğunu bilmedi mi! Hakîkat şu ki, şâyet yapmakta olduğu kötü davranışlardan vazgeçmezse, derhâl alnından yakalar, Cehenneme atarız. Çünkü, o yalancı, günâhkâr bir alın! O hem gidip meclisini çağırsın. Biz de zebânîleri çağıracağız. Hâyır ona uyma! Allaha secde et ve yalnızca Ona yaklaş) olan, Alak sûresinin 9. âyetinden 19. âyeti gönderdi...
Hendek savaşında Resûlullah, Huzeyfe’yi “radıyallahü anh” müşriklerin vaziyetini öğrenmek için aralarına gönderince, namazdan sonra şöyle dua etti: “Ey üzüntülü kimselerin imdâdına yetişen ve güç durumda olanların duasını kabûl eden Allahım! Sıkıntımızı ve üzüntümüzü gider. Benim ve yanımda bulunanların hâlini sen görüyorsun.”
O sırada Cebrâîl aleyhisselâm gelip, “Allahü teâlâ sana selâm eder. Sana zafer verdi. Dünyâ göğünden onların üzerine taş yağdıran bir rüzgâr gönderdi” dedi.
Bundan sonra büyük bir fırtına çıktı. Kocaman taşları sürüklüyordu. Müşrikler kalkanlarını siper yapıyorlardı. Fakat fayda vermiyordu. Sonunda hepsi perîşan olup, kaçmaya karar verdiler. Allahü teâlâ [Ahzâb sûresi 9. âyetinde meâlen] (Ey îmân edenler! Allahın üzerinizdeki nimetini hâtırlayınız. Hani size [Hendek savaşında sizi yok etmek için kâfirlere âit] ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermişdik. Allah ne yaptığınızı görmekteydi) buyurdu.