Sultan Mahmud Ve Hirsizlar

Sultan Mahmud Ve Hirsizlar
İçlerinden birisi:- Ey hile ve düzende mahir olanlar!.. Haydin herkes hünerini bir bir sayıp döksün ortaya da, kimlerde neler var bilelim, dedi.Birisi dedi ki:- Benim kulaklarımda öyle bir hassa var ki, köpek havladığı zaman ne dediğini anlarım.Diğerleri burun kıvırarak:- Bu iki metelik eder ancak, dediler.Bir başkası:- Benim bütün hassam gözümdedir. Geceleyin karanlıkta kimi görsem, hiç şüpheniz olmasın ki, gündüz gördüğümde onu tanırım, dedi.Başka biri:- Benim bütün hünerim kolumdadır. Bu kuvvetle duvarları delerim, dedi.Diğer biri:- Allah bana bir burun vermiş ki; "İnsanlar madenlere benzer" sırrına ermişim. Toprağın bedeninde ne kadar para var, hangi maden gizli, masrafı kendinden fazla olur mu... derhal anlarım, Mecnun gibi toprağı koklayıp, yanılmadan Leyla'nın toprağını seçerim. Her gömleği koklarımda, içinde Yusuf mu var, şeytan mı bilirim, dedi.Başka birisi:- Marifetim elimdedir benim, dağın başına kadar kement atarım. Ahmet gibi: O bir kement attı göklere, taa "Beyt-i Ma'mur'a" ulaştı da, "Attığını benden bil, sen atmadın ben attım" dendi ya, benim kemendim de çook yerlere ulaşır.Nihayet dediler ki:- Ey vefalı ve yüce dost!.. Söyle bakalım senin hünerin nedir?..Sultan Mahmut:- Benim bütün hünerim sakalımdadır. Öyle ki: Suçluları cellada verdiklerinde; sakalım oynayınca kurtuluverirler tüm cezadan da, ölümden de. Ne bir dertleri kalır, ne elemleri.- Kutbumuz sensin, minnet gününde kurtuluşumuz senden olacaktır, hiç kimsede sendeki bu hünerin eseri dahi yoktur, dediler. Sultan Mahmut'u kendilerine lider seçtiler.Sonra hep beraber yola dizildiler, soymak için saraya doğru başladılar ilerlemeye. Bu sırada sağ taraflarında bir köpek havladı.Köpek sesinden anlayan hırsız:- Köpek diyor ki; padişah sizinle beraberdir.Kement atan, yüksek bir yere kement attı, hepsi tırmanıp çıktılar. Koku alan devamlı etrafını koklarken:- Hah!.. Bulduk... Şurada eşsiz bir hazine var, dedi, padişahın hazinesinin duvarını göstererek. Delik delen deldi duvarı, içeri girdiler, her biri gücü yettiğince, umudunun ulaştığınca aldı alacağını, çıkıp döndüler yerlerine.Padişah geçtikleri yolları, hırsızların eşkallerini, her birinin aldıklarını iyice kafasına not etti, uykuya daldıklarında gizlice ayrıldı yanlarından, sarayına döndü. Muhafızları, kolcuları, askerinden yiğit olan bir bölüğü, hırsızların yerlerini tarif ederek yolladı. Hırsızların tamamını tutup getirdiler huzura. Tir tir titriyordu hepsi.. Hemde büyük bir şaşkınlık içinde olarak. Öyle ya kendilerini kimse görmemişti, daha üzerinden bir gün bile geçmemişti soygunun. Elleriyle koymuş gibi yakalanmışlardı askerler tarafından.Geceleyin kimi görse, onu gündüz tanıyan kafasını kaldırıp padişahın yüzüne bakar bakmaz tanıyıverdi yüce Sultanı.Arkadaşlarına dönerek:- Padişahımız; gece bizimle olan, sakalı hünerli arkadaşımızdır, dedi. Nerede olursanız olun; O sizinledir, denilen padişah budur işte arkadaşlar. Ben O'ndan ümmetimi isteyip, şefaatte bulunacağım. Biz can gibi balçığa kakılıp kaldık. Kıyamet gününde can güneşi sensin. Ey gizlice yürüyen padişah; vakit geldi. Kerem et, hayırlısıyla sakalını bir oynat. Biz hepimiz hünerlerimizi gösterdik, fakat o hünerler ancak bahtsızlığımızı arttırdı, boynumuzu bağladı da baş aşağı düştük, alçaldık. İşe yaradı, gece gördüğünü gündüz tanıyanın söyledikleri.Zaten diğerlerinin marifetleri; insana yolunu şaşırtan gulyabaniler gibiydi. Yalnız geceleyin padişahın yüzünü gören göz başka. Zaten padişah ta ondan haya eder..Affedilirler ..(Mesnevi:6.Cilt-Sayfa:223-........-)

Dünyâ Dedikleri Bir Hiçten Ibârettir

Vehbi Tülek

Açlık Nûr, Tokluk Ateş Şehvet Ise Odundur!

Vehbi Tülek

Artık O Mescidlere Gidip Gelen Kalmamıştır

Vehbi Tülek

Hasımlar Bizi Tâciz Etti Ancak Biz Onları Rahatsız Etmeyiz!

Vehbi Tülek

İnsan, Açlık Ile Tokluk Arasında Yemeli!

Vehbi Tülek