Sultân-ül-ulemâ Behâeddîn Veled
"Âlimlerin Sultânı" denildi...Muhammed Behâeddin hazretleri, zâhiri ve bâtıni ilimlerde öyle yüksek derecelere vâsıl oldu ki, iki cihânın güneşi, hürmetine yaratıldığımız Server-i âlem Sevgili Peygamberimiz ona rüyâsında "Sultân-ül-ulemâ=Âlimlerin Sultânı" lakabını verdi.
Behâeddin Veled, sabah namazından sonra ikindi vaktine kadar talebelerine ilim öğretir, ikindiden sonra medresesine gelenlere mârifetullahtan, Allahü teâlâyı tanımakdan bahsederek insanları aydınlatırdı. Nasihatlerinde Ehl-i sünnet itikâdını anlatır, bozuk fırkaların inanışlarını izâh ederdi. İnsanların, dalâlet ve sapıklık yollarına düşmemeleri, Cehennem'de yanmamaları için çok gayret sarfederdi.
Ve bir gün hastalanır...
Sultân-ül-ulemâ Muhammed Behâeddin Veled hazretleri, bir gün hastalandı. Alâeddin-i Keykûbâd ziyâretine gelip;
-Efendim! İnşâallah tez zamanda sıhhate kavuşursunuz da zât-ı âlinizin hizmetiyle şereflenip, her ne murâd ederseniz, bütün gücümüzle size yardımcı olmaya çalışırız. Böylece Rabbimizin ihsân edeceği nice ikrâmlara ve gizli sırların keşfine nâil oluruz inşâallah, deyince, Sultân-ül-ulemâ;
-Biz artık bu hastalık sebebiyle bu fâni dünyâdan hakiki âleme göç ederiz. Fakat arkamızdan kısa zaman sonra, siz de bize kavuşursunuz. İşte orada sizinle berâber oluruz, dedi.
Bundan sonra helâlleştiler. Üç gün sonra bir Cuma günü, (11 Kasım 1312'de) öğleye doğru Kelime-i şehâdet getirerek çok sevdiği hakiki âleme kavuştu.