Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!
Bu mübarek zat, sohbetlerinde buyurdu ki:
“Birisi size husûmet, düşmanlık ederse, onunla meşgûl olmayınız. Çünkü husûmetin sonu gelmez. Allah korusun, bu uğurda dîniniz elden çıkabilir! İnsanların sevgisine de aldanmayınız! Zîrâ bu sevgileri devamlı değildir. İnsanların elinde olana tamah etmeyiniz. Allahü teâlânın size verdiğine kanâat ediniz. Çünkü tamah eden, dâimâ sıkıntı ve üzüntü içinde olur. Kanâat eden de, her zaman neşeli ve rahattır...
Namazı öyle kılınız ki, yalnız ve kalabalıkta iken namazdaki hâliniz değişmesin. İnsanların yanında iken çok yavaş kılmayın ki, bu, kendini insanlar nazarında iyi göstermek olur. İnsanlardan ve makamlarından yardım beklemekten ümîdi kesip, Allahü teâlâya bağlanmalıdır. Başkalarından yardım bekleyen kimse, insanlar yanında hor görülür...
İnsanlarla tamah etmeyi bırakan kimse, dünyâda da, âhirette de azîz ve mükerrem olur. Yardımı Allahü teâlâdan isteyin. Birinin size karşı kusûru olursa, şikâyet etmeyin. Kabahati kendinizde arayın. Dâimâ özür dileyici olun. Kimsenin ayıbını aramayın. Nasîhat kabûl eder görünen münâfıklara nasîhat etmeyin. Onu ayıplarsanız, duymasın. Size düşman olur. Bir kimse yanlış konuşmuşsa, insanlar arasında yanlışını ona söylemeyin. Yalnız olduğu zaman ve nasîhat kabûl edici olduğunu bilirseniz, o zaman söyleyin. Ama günâhla ilgili ise, lütuf ile, yumuşaklıkla söyleyin.”
"Çok istigfâr etmek, alçak gönüllü olmak ve çok sadaka vermek, Allahü teâlânın kendilerini çok sevdiği, velîlerinin ahlâkından olup, Allahü teâlânın rızâsına kavuşturur."
“Bid'atlerin hepsi karanlıktır. Onlarda güzellik yoktur. Bizim yolumuzun üstünlüğü, bid'at karışmamış olmasıdır. Ortadan kalkan her yol, bid'at yüzünden kalkmıştır. Farzlarla yetinip, bid'atlerden kaçınan kimse, bir bid'at işleyip, birçok tâatler yapıp hâl ve mevâcide kavuşandan üstündür."