Tasavvuf, kalbi sâf yapmak, temizlemek demektir. Bu da, zikr-i ilâhî ile olur. Bütün insanların dünyâ ve âhiret iyiliklerine kavuşması, hakîkî sâhibimiz olan Allahü teâlânın ismini çok zikretmekle hâsıl olur. Şu kadar var ki, zikri, bir velîden veyâhud onun izin verdiği, ona doğru bağlanmış bulunan bir zâttan öğrenmesi, ondan izin alması lâzımdır. Böyle öğrenmeksizin yapılan zikrin faydası pek az olur, belki de hiç olmaz. Çünkü, izin alarak yapılan zikir, mukarreblerin işidir. İzinsiz zikir ise, ebrârın işidir. Bunun için, (Ebrârın ibâdetleri, iyilikleri, mukarreblere günâh, kusûrdur) buyurulmuştur. Tasavvuf bilgilerinin mütehassısları, (Zikretmekle kalb temizlenir, Allahın sevgisi elde edilir, ibâdetin tadı duyulur, îmân kuvvetlenir, namâz kılmak hevesi artar, ahkâm-ı islâmiyye kolaylıkla yapılır, taklitçilikden kurtulup, vicdânîliğe kavuşulur. Kur’ân-ı kerîmdeki (Allahü teâlâyı çok zikr ediniz!) emri bunu göstermektedir) derlerdi.
Tasavvuf yolunda ilerlemek için, önce tövbe, sonra istihâre yapılırdı. Tövbe yapmak için kısaca, (Yâ Rabbî! Bulûğum ânından şimdiye kadar yapdığım günâhlara pişmân oldum. Şimdiden sonra da, inşâallahü teâlâ hiç günâh işlememeğe söz veriyorum) denir. Günâhlar ayrı ayrı sayılmaz. Sonra gusül abdesti alınır. Gusülden sonra, o gece (İstihâreye niyet etdim) diyerek iki rekat namâz kılıp, yatılır. Birinci rekatte (Kâfirûn), ikinci rekatte (İhlâs) sûresi okunur. Her gün böyle zikredilir. Tevfîk Hak teâlâdandır denir...
Her müminin istihâre yapması sünnettir. İstihâre namâzından sonra şu dua okunur: "Allahümme innî estehîrüke bi-ilmike ve estakdirüke bi-kudretike ve es’elüke min fadlikel’azîm fe inneke takdiru ve lâ akdiru ve ta’lemü velâ a’lemü ve ente allâmül-guyûb." Yedi gece böyle istihâre yapılır. Sonra, kalbe gelen şey yapılır. İstihâreden sonra, abdestli olarak, kıbleye dönüp yatılır. Rüyâda beyâz veyâ yeşil görmek hayra alâmettir. Siyâh veyâ kırmızı görmek şerre alâmettir denildi. İstihâre namâzını başkasına kıldırmak sünnet değildir. İstihâre yapmasını öğrenmeli, bu sünneti kendisi îfâ etmelidir. Bedenle yapılan ibâdetleri başkasına yaptırmak câiz değildir.