Tasavvufun Sadece Ismi Kalmıştır!

Tasavvufun Sadece Ismi Kalmıştır!
Kendisine, "Tasavvuf nedir?" diye sordular. "Zamanımızda tasavvufun hakikati değil, sadece ismi kalmıştır. Halbuki önceleri tasavvufun ismi değil, hakikati vardı" buyurdu. "Kim mürüvvet sahibi değildir?" diye sordular. "Allahü teâlânın kendisini gördüğünü, bildiğini, kirâmen kâtibin melekleri ile hafaza meleklerinin yanında bulunduklarını ve kendisini takip etmekte olduklarını bildiği hâlde, günah işlemeye cüret edebilen kimse, mürüvvet sahibi değildir" buyurdu. Kendisinden duâ isteyen birisine, "Allahü teâlâ, seni kendi fitnenden muhafaza buyursun" diye duâ etti. Kendisine "Tevekkül nedir?" diye soruldu. "Allahü teâlânın senin için takdir ettiği rızkın, mutlaka seni bulacağını bilmendir" buyurdu.

Bir gün yolda yürürken, gencin birisi gelip ensesine bir tokat vurdu ve gitti. Bu hâli görenler o gence yetişip, "Sen ne yaptın? O zat evliyânın büyüklerinden Ebü'l-Hasen Bûşenci'dir" dediler. Genç bunları duyunca çok üzüldü. Hemen geri dönüp, Hazreti Ebü'l-Hasen'in yanına geldi. Özür dileyip, affedilmesi için yal varınca, "Sen rahat ol kardeşim. Biz, hakkımız varsa helal ettik. Bize bu hakaret, bu tokat sizin tarafınızdan gelmedi ki! Hiç hata yapmayan bir makamdan geldi. Demek, bir kabahatimiz var ki, bu hâl başımıza geldi" buyurdu ve istiğfar (tövbe) ederek yoluna devam etti.

Bir gün çiftçinin birisi merkebini kaybetti. Birine, "Nişâbûr'da en zâhid olan zât kimdir?" diye sordu. "Ebü'l-Hasen Bûşenci'dir" dediler. Hemen yanına geldi ve kendisine "Benim merkebimi niye çaldın?" dedi. Bûşenci, "Bir yanlışınız olmalı. Ben sizi tanımıyorum bile, ilk defa görüyorum" buyurdu ise de çiftçi ısrar edip, "Sen çaldın" diyordu. Bunun üzerine ellerini kaldırıp "Ya Rabbi! Bizim hâlimizi en iyi bilen sensin. Beni bu kimseden satın al" diye duâ etti. Duâsını bitirir bitirmez bir kimse gelerek, çiftçiye, "Haydi gel, merkebin bulundu" dedi. Çiftçi, Bûşenci'ye dönerek, "Ey efendim! Merkebi sizin çalmadığınızı elbette biliyordum. Merkebimi sizin yardımınızla bulabileceğimi düşündüm ve böyle yaptım. Şimdi anladım ki, bu büyüklerin huzûruna ne niyetle gelinirse ona kavuşuluyor" dedi.

Hoca, Talebesini Rûhânî ve Cismânî Terbiye Eder

Vehbi Tülek

Yalan Söyleyen Çirkin Ve Zelîl Olsun!

Vehbi Tülek

Dünyâda En Kıymetli Şey, Ihlâstır

Vehbi Tülek

Hak Sözü Kabul Etmek Alçak Gönüllü Olmaktır

Vehbi Tülek

İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir!

Vehbi Tülek