Tövbe Eden, Günah Işlememiş Gibi Olur
Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "İbâdetlerin başı hubb-i fillah (sevdiğini Allah için sevmek) ve Allahü teâlânın bütün dostlarını sevmektir."
Tâiblere (tövbe edenlere) ve bütün müminlere iyilik dilemelidir. Onlara duâ etmelidir. Şundan dolayı ki, Resûlullah efendimiz buyuruyor ki: "Bir kimse erkek ve kadın müminler için günde 25 kerre istiğfarda bulunursa, Allahü teâlâ, onun kalbinden gıll (kin) ve hasedi giderir. Bu günde onu, ebdâllerden yazar. Kıyâmet günü, o kimse için, bütün mümin ve müminelerin hepsi, 'Yâ Rabbi! O bizim için istiğfarda bulunurdu. Sen de onu mağfiret et' derler ve böyle söylemeyen bir kimse kalmaz."
Yine Resûlullah efendimiz buyuruyor ki: "Abdestli olarak uyu! Eğer ölürsen, şehid olarak ölürsün, küçük büyük herkese hürmet göster!"
Sen saadet hangisinde olduğunu bilmezsin. Tövbe ile kabre giren, annesinden yeni doğmuş gibidir. Nitekim Resûlullah efendimiz buyuruyor ki: "Tövbe eden, günah işlememiş gibi olur."
Muslihlerin (ıslâh-ı nefs etmişlerin) ve tâiblerin arasında olursan ve başka hiçbir iyilik olmasa bile, sonunda sende bir nedamet peyda olur. Kendini tekdir edersin.
Emir-ül-mü'minin Ali (radıyallahü anh) buyurur: "Pişmanlık tövbedir."
Allahü teâlânın hükmü ve kazası dört kısımdır: 1. Nimet: Allahü teâlâ, bir kimseye nimet verince, o kimsenin, gelen ni'metlere şükür etmesi ve hakkına râzı olması lâzımdır. 2. Dert ve belâ: Bir derde, belâya ve sıkıntıya uğrayan kimsenin, sabırla karşılık vermesi, buna da râzı olması lâzımdır. 3. İbâdet: Bir kimsenin, ölünceye kadar emirleri yapması, yasaklardan kaçınması ve bunları kendisine ihsân eden Allahü teâlâya hamd etmesi lâzımdır. 4. Günahlar Başkalarına zulüm ederek kul haklarına düçâr olan ve Allahü teâlânın emirlerini yapmayıp, yasaklarından kaçınmayarak günah işlemiş olan, hemen tövbe etmelidir. Allahü teâlânın râzı olduğu yolları aramalıdır.