Günah işleyince, hemen tövbe ve istiğfâr etmelidir. Gizli yapılan günahın tövbesi gizli, âşikâr yapılanın tövbesi âşikâr olmalıdır. Tövbeyi geciktirmemelidir. Günah işleyince, melekler üç saat yazmaz. Bu zamanda tövbe edilirse, hiç yazılmaz. Tövbe edilmezse, bir günah yazılır. Tövbeyi geciktirmek, daha büyük günahtır. Ölünceye kadar, tövbe kabul olur. Takvâyı [haramlardan sakınmayı] ve verâı [şüphelilerden de sakınmayı] huy edinmelidir. Menhî [yasak] olandan sakınmak, emri yapmaktan daha mühimdir. Çünkü kalbi temizlemekte ve nefsi ezmekte yasaklardan sakınmak, emirleri yapmaktan daha fazla ilerletir, daha faydalıdır. İyi işleri, iyi insanlar da, fâcirler de yapar. Fakat, ancak sıddıklar, îmanı kuvvetli olanlar, haramlardan sakınır. Hadis-i şerifte, (Kıyâmet günü, Allahü teâlânın ihsânına kavuşacakların başında, verâ ve zühd sahipleri bulunacaktır) buyuruldu. [Zühd, helâl malın fazlasından da sakınmaktır.] Hadis-i şerifte, (Verâ sahibi imamın arkasında kılınan namaz kabûl olur. Verâ sahibine verilen hediye kabûl olur. Verâ sahibi ile oturmak ibâdet olur. Onunla konuşmak, sadaka olur) buyuruldu. Hadis-i şerifte, (Verâ sahibi imam ile kılınan iki rekât namaz, fâsık ile kılınan bin rekâttan daha efdaldir) buyuruldu.
Bir işi yaparken, kalbin rahat etmezse, o işi terk et! Şüphe ettiğin işleri yapmakta, kalbini müftî yap! Hadis-i şerifte, (Kalbin sâkin olduğu ve nefsin sıkıldığı işler, hayırlıdır. Yalnız nefsin sâkin olduğu iş şerdir) buyuruldu. Bir hadis-i şerifte, (Helâl ve haram olan şeyler açık bildirilmiştir. Şüpheli şeylerden sakın! Açık bildirilmiş olanlara tâbi ol!) buyuruldu. Bir hadis-i şerifte, (Helâl ve haram olan şeyleri, Allahü teâlâ, açık bildirdi. Bildirmediklerini affeder) buyuruldu. Şüpheli bir şey ile karşılaşınca, elini göğsünün [kalbinin] üstüne koy! Çarpıntı olmazsa, o işi yap! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Elini kalbinin üzerine koy! Helâl olan şey yapılırken, kalb sâkin olur [rahat eder].