Ubeydullah-ı Hakkârî
Peygamberlerin gönderilmesi, Allahü teâlânın kendini ve sıfatlarını bildirmek içindir. Bu bilgi de, saadet-i ebediyyeye, yâni dünya ve âhıretin sonsuz iyiliklerine sebeptir. Allahü teâlâya karşı, lâyık olan şeyler, uygun olmayanlardan, bunların haber vermesi ile ayrılmıştır. Zirâ, bizim kör ve topal olan akıllarımız, yok iken var olmuş ve varlıkta kalamayıp yine yok olmaktadır. O hâlde, yokluk bulunmayan ve isimleri ve sıfatları ve fiilleri sonsuz var olan, ebedi, hakiki varlığa uygun olanı anlayabilir mi ve Ona lâyık olanı bulabilir mi? Münâsib olmayanları ayırt edebilip söylemekten sakınabilir mi? Hattâ, kendi noksân olduğu için, çok defa kemâli, noksânsızlığı, noksân sanır ve noksânı, kemâl sanır.
BÜTÜN İYİLİKLERİN ÜSTÜNDE
Peygamberlerin, bunları ayırt etmeleri ve bildirmeleri, bu fakire göre, bütün nimetlerin, bütün iyiliklerin üstündedir. Allahü teâlâya uygun olmayan şeyleri [meselâ yok olmayı], Ona münâsib görenlerden daha alçak kim olabilir? Bâtılı haktan, eğriyi doğrudan ayıran, ibâdete, itaate hakkı olmayanları, ibâdet edilmesi lâyık ve lâzım olan hakiki vardan ayıran, o büyüklerin sözleridir. Allahü teâlâ, insanları doğru yola, onların sözleri ile çağırıyor. Kullarını, kendisine yaklaşmak saadetine, onların aracılığı ile ulaştırıyor.
RAHMET VE İYİLİK...
Allahü teâlânın beğendiği şeyleri öğrenmek, onlar vâsıtası ile kolaylaşıyor. Bu görünen, bilinen varlıkların yaratanı, mâliki, sahibi olan Allahü teâlânın, mahlûklarından hangilerini, ne kadar ve nasıl kullanmaya izin verdiği ve hangilerine izin vermediği, onların bildirmesi ile anlaşılıyor. Peygamberlerin bu saydığımız ve daha bunlar gibi nice faydaları vardır. O hâlde, o büyüklerin gönderilmesi, elbette rahmettir, iyiliktir...