Vallahi Ben Böyle Bir Sultan'a Rastlamadım

Vallahi Ben Böyle Bir Sultan'a Rastlamadım
Huzeyfe ibni Yemân "radıyallahü anh" rivâyet eder:
Bir gün Resûlullah Efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" sabah namazını kılıp, dönüp, Ebû Bekr-i Sıddik'ı "radıyallahü anh" sordu. Kimse cevap vermedi. Resûlullah Efendimiz ayağa kalkıp, "Ebû Bekr nerede?" buyurdu. Ebû Bekr arka saftan, "Lebbeyk (buradayım) yâ Resûlallah" dedi. Resûlullah efendimiz emir buyurdu. Ebû Bekr'e yol açtılar. Yanına gelip, hazret-i Fahr-i kâinât buyurdular ki:
"Yâ Ebâ Bekr nerede idin? Birinci rekatde bana yetiştin mi?"
Ebû Bekr "radıyallahü teâlâ anh" dedi ki:
"Yâ Resûlallah! Birinci safta sizinle tekbir alıp, Fâtiha sûresini okumaya başlamıştım. Sonra, abdestimde vesvese oldu. Abdest için dönüp, mescid kapısına geldim. Birdenbire bir ses işittim. Ardıma baktım, gördüm ki, altından bir kap asılmış ve içi dolu su idi. Üstünde bir mendil örtülmüştü. Üzerinde, (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah Ebû Bekr-i Sıddik) diye yazılmış idi. Mendili alıp, önüme koydum. Abdest alıp, mendili geri kabın üzerine koydum. Sonra gördüm ki, kaybolmuş. Sonra gelip, evvel rekatte size yetiştim."
Resûl-i ekrem "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" buyurdu ki:
"Müjdeler olsun sana yâ Ebâ Bekr! Ben namazda kırâati tamamladım, rükûa gidecek iken dizlerim tutuldu. Sen gelmeyince, rükû edemedim. Sana abdest suyu veren Cebrâil idi. Mendili tutan Mikâil idi. Benim dizlerimi tutan İsrâfil idi. (aleyhissalâtü vesselâm)"
Hudeybiye günü Urve bin Mes'ûd es-Sekafi, Resûl-i Ekrem Efendimizin huzurlarına gelip sulh için konuştuktan sonra, geri döndüğünde arkadaşlarına şunları söyledi:
"Ey kavmim! Vallahi ben çok sultanların, Bizans İmparatoru Kayser'in, İran İmparatoru Kisrâ'nın ve Habeş Kralı Necaşi'nin yanına gitmiş bir insanım! Vallahi ben Muhammed'in arkadaşları gibi, arkadaşları kendisine tazim ve hürmette bulunan bir sultana rastlamadım. O onlara bir şey emrettiği zaman, O'nun emrini yerine getirmek için koşuyorlardı. O'nun yanında konuşurken, seslerini kısarak konuşuyorlardı. O'na hürmetle bakıyorlardı."

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek