“vallâhi Muhammed Beni Öldürdü!..”
"O'nu bana yaklaştırınız!"Peygamber efendimiz Uhud'da çarpışırken arkasına dönüp bakmıyor, Sahabilerine; "Ubeyy ibn-i Halef'in arkamdan gelmesinden korkarım. O'nu gördüğünüz zaman bana yaklaştırınız!" diyordu. Peygamberimiz Şı'ba geldiği sırada Ubeyy ibn-i Halef'in atını gördü ve onu tanıdı. Ubey ibn-i Halef; "Yâ Muhammed! Sen kurtulursan ben kurtulmayayım" diyordu!.. O arada Peygamberimizin yanında bulunan Sahabiler; "Yâ Rasûlallâh! İçimizden birisi ona karşı koysa, saldırsa olmaz mı?" dediler. Peygamber efendimiz; "Bırakınız, gelsin o!" dedi.
Ubeyy ibn-i Halef, Peygamberimizin yanına kadar geldi. Eshâbı Kirâm, dayanamayarak onun önünü kesmek istediler. Peygamberimiz; "Geri durunuz" dedi. Hemen Hâris ibn-i Sımmen'in mızrağını eline aldı. Onları devenin sırtından sineklerin uçup dağılışı gibi etrafından dağıttı.
Ubeyy ibn-i Halef o anda kaçmağa başladı. Peygamberimiz ona; "Ey yalancı nereye kaçıyorsun?!" dedi ve onu (boynunun miğferle zırh yakası arasındaki kısmından) mızrakla vurup yaraladı. Şah damarını kopardı. Ubeyy, sığır böğürür gibi böğürerek atından yere yuvarlandı, kaburga kemiklerinden bâzısı da kırıldı. Müşrikler onu ordugâhlarına getirdiler.
"Sen aklını kaybetmişsin!"
Ubeyy ibn-i Halef'in yarasından kan çıkmıyordu, ancak ağrısı dayanılacak gibi değildi. Bunun için Übeyy; "Vallâhi Muhammed beni öldürdü!" dedi. Arkadaşları; "Sen aklını kaybetmişsin! Bu yaranın hiç ehemmiyeti yok!" dediler. Ubeyy ibn-i Halef ise; "O bana Mekke'de 'Seni ben öldüreceğim' demişti. Vallâhi O benim üzerime tükürse yine beni öldürür!" dedi.
Ubeyy ibn-i Halef bir gün veya bir günün bir kısmı geçtikten sonra, Mekke'ye 6 mil uzaklıkta bulunan Selef'e gelince öldü.