Velîler, Kimsenin Helâk Olmasını Istemezler
"İslâmiyetin emir ve yasaklarını öğreterek, seni yanlış yollara düşmekten sakındıracağını bilmediğin kimselerle arkadaşlık etme!"
"Allahü teâlânın bir veli kulu, kendisine eziyet, sıkıntı veren bir kimseye darılsa, o kimse o anda helâk olur. Fakat velinin, Allahü teâlâyı tanıması, mahluklara merhameti pek fazla olduğundan, kendisine eziyet ve sıkıntı da verse, bir kimsenin helâk olmasını istemediği için, insan ve cinlerden kendisine eziyet verenlerin sıkıntılarına tahammül eder. Kendisine sıkıntı verenlerden hiçbir kimseye de hiçbir zararı dokunmaz."
"Allahü teâlâdan korkan, haram ve şüphelilerden çok sakınan, emirlere tam uyan kimse, Allahü teâlânın kendisini koruduğu kimsedir."
"İnsanların bağlandıkları çok sebepler, vâsıtalar vardır. Bizim sebeplerimiz; imân ve takvâdır" buyurduktan sonra; "Eğer o memleketlerin halkı (küfür ve isyândan vazgeçip) imân etseler, takvâ sâhibi olsalardı (Allahü teâlâdan korksalardı), muhakkak ki, üzerlerine semâdan (yağmur yağdırarak) ve yerden (bitki bitirerek), bereketler açardık. Fakat onlar, peygamberleri yalanladılar. (Küfür ve isyânı) tercih etmeleri sebebiyle biz onları azapla yakalayıverdik." (A'râf sûresi: 96) meâlindeki âyet-i kerimeyi okudu.
"Eğer sana; 'Allahü teâlâdan korkuyor musun?' derlerse; 'Evet Allahü teâlânın kalbime koyduğu korku mikdârınca Allahü teâlâdan korkarım' de! 'Allahü teâlâyı seviyor musun?' derlerse, yine böyle cevap ver!"
"Bâzı kimseler, şu kadar hatim yaptım. Şu kadar rekat namaz kıldım, şu kadar hac yaptım vs. derler. Hâlbuki, onlar kötülüklerini, hatâ ve kusurlarını sayıp onları düşünseler daha hayırlı olur. Bâzıları da; 'Benim, Allah yolunda harcanmış şu kadar senem var' derler. Hâlbuki; 'Allahü teâlânın ilminde saidlerden mi yoksa şakilerden miyim?' diye düşünmek, ilmine ve ameline güvenmemek lâzımdır."