Yâ Resûlallah! Bugün Sana Misafir Geldim

Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmı çok sevdiğini bildirmiştir. Bunun için, bir kimse, (Allahümme innî es'elüke bi-câh-i Nebiyyikel-Mustafâ) diyerek bir duâ etse, duâsı reddolunmaz. Bununla berâber, ufak tefek dünya işleri için, Resûlullahı vesîle etmek, edebe uygun olmaz.
Hazreti Ömer “radıyallahü anh” halîfe iken, kıtlık oldu. Eshâb-ı kirâmdan Bilâl bin Hars, Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" türbesine gidip, (Yâ Resûlallah! Ümmetin açlıktan ölmek üzeredir. Yağmur yağması için vesîle olmanı yalvarırım) dedi. Resûlullah o gece rüyâsında görünüp, (Halîfeye git! Benden selâm söyle! Yağmur duâsına çıksın!) buyurdu. Hazret-i Ömer, yağmur duâsına çıktı ve yağmur yağmaya başladı...
Ebül Abbâs bin Nefîs âmâ idi. Üç gün aç kaldı. Hucre-i saadete gelip, (Yâ Resûlallah! Açım) deyip, bir tarafa çekildi. Az zaman sonra, biri gelip, bunu evine götürdü. Karnını doyurdu ve (Ey Ebül Abbâs! Resûlullah efendimizi rüyâda gördüm. Seni doyurmamı emretti. Aç kaldığın zamanlar, bize gel!) dedi...
İbn-i Celâh Medîne'de fakir düşmüştü. Hücre-i saadete geçip, (Yâ Resûlallah! Bugün sana misafir geldim. Karnım çok açtır) dedi. Bir kenâra çekilip uyudu. Resûlullah rüyasında görünüp, büyük bir ekmek verdi. Diyor ki, çok aç olduğum için, hemen yemeye başladım. Yarısı bitince uyandım. Kalan yarısını elimde buldum...
Ebül-Hayr Akta' Medîne'de beş gün aç kalmıştı. Hücre-i saadetin yanına gelip, Resûlullaha selâm verdi. Aç olduğunu bildirdi. Bir yana çekilip uyudu. Rüyâda, Resûlullahın geldiğini gördü. Sağında Ebû Bekr-i Sıddîk, solunda Ömer Fârûk ve önünde Aliyy-ül Mürtezâ vardı. Hazreti Ali gelip, yâ Ebe’l-Hayr! Kalk, ne yatıyorsun? Resûlullah geliyor dedi. Hemen kalktı. Resûlullah gelip, büyük bir ekmek verdi. Uyandığında ekmek elinde idi...