Devamlı ibadetle meşgul olur ve Allahü teâlânın korkusundan çok ağlardı. Talebelerinden meşhur hadis-i şerif ve tefsir âlimi Katâde'nin bildirdiğine göre çok ağlamaktan gözlerine perde inmişti. Ayakta duramayacak hâle gelinceye kadar namaz kılar ve oruç tutardı. Bu sebeple sık sık görüştüğü Hasan-ı Basri hazretleri kendisine; "Allahü teâlâ sana bu kadarını emretmemiştir" deyince; "Belki bana Allahü teâlâ merhamet eder düşüncesiyle yapıyorum" diye cevap verdi.
Önceleri zengin idi. Sonradan bütün servetini Allah yolunda fakirlere dağıttı, kölelerini azat etti. Günde az bir gıda ile yetindi. Dünya işleriyle meşgul olmayıp kendisini tamamen ibadete verdi. Bir gün, halka Cehennem azabının çok şiddetli olduğunu anlatıyordu. Bu sırada oradakilerden biri; "Bu, insanları ümitsizliğe düşürmek değil midir?" diye sordu. Ebû Nasr bin Ziyâd hazretleri ona; "Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde mealen; "Ey (günah işlemekle) nefislerine karşı haddi aşmış kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeyiniz." (Zümer sûresi: 53) "Bütün haddi aşanlar (müşrikler) da cehennemliktirler." (Mü'min sûresi: 43) buyururken, ben insanları nasıl ümitsizliğe düşürebilirim. Fakat çok kimseler kötü amellerine rağmen yine de Cennetle müjdelenmeyi arzu ediyorlar. Allahü teâlâ Muhammed aleyhisselâmı kendine itaat edenleri Cennetle müjdelemek, karşı gelenleri de Cehennem azabı ile korkutmak için göndermiştir." buyurdu. Sık sık söylediği sözlerinden biri: "Herkes, kendinin ölmek üzere olduğunu ve bu sırada Rabb’inden günahlarının af ve mağfiret edilmesini istediğini, Rabb’inin de affettiğini düşünmeli, sonra ibadet ve taattan geri durmamalıdır."
Şu hadis-i şerifi nakletmiştir: Enes bin Mâlik radıyallahü anh rivayet etti. Birisi Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimize geldi; "Yâ Resûlallah! Kıyamet ne zaman?" diye sordu. Resûlullah efendimiz; "Kıyamet koptu farz et. Onun için ne hazırladın?" diye sordu. O zât; "Fazla bir şey hazırlamadım. Fakat ben, Allah ve Resûlünü seviyorum." dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz; "Senin için tahmin ettiğin vardır. Sen sevdiğin ile berabersin." buyurdu.