Yahy (aleyhisselÂm )
Allahü teâlâ, onu babası Zekeriyya (aleyhisselâm)'ın duâsı üzerine ihsân etti. Zekeriyyâ (aleyhisselâm) doksan dokuz veya yüz yirmi yaşına geldiği hâlde neslini devam ettirecek bir evladı yoktu. Hanımı da doksan sekiz yaşındaydı. Gerek kendisinin, gerekse hanımının çocuk sâhibi olma yaşları geçmişti. Fakat içine evlâd sevgisi düşüp kendisine sâlih bir evlâd ihsân etmesi için Allahü teâlâya duâ etti. Allahü teâlâ Zekeriyyâ (aleyhisselâm)'ın duâsını kabul etti. Zekeriyyâ (aleyhisselâm) odasında namaz kıldığı sırada Cebrâil (aleyhisselâm) ona şöyle nidâ etti: ''Yâ Zekeriyyâ muhakkak Allahü teâlâ sana kendinden gelen bir kelimeyi İsâ (aleyhisselâm)'ı tasdik edici ve kereminin seyyidi ve nefsine hâkim se sâlihlerden bir peygamber olmak üzere Yahyâ'yı müjdeliyor.'' Bu husus Âl-i imrân sûresi 38-39. âyetlerinde bildirilmiştir. Zekeriyyâ (aleyhisselâm)'ın ihtiyar olan hanımı hâmile kaldı ve belirli müddetten sonra Yahyâ (aleyhisselam) doğdu. Rivâyete göre Yahyâ (aleyhisselâm)'ın doğumu ile İsâ (aleyhisselâm)'ın doğumu aynı seneye rastlamaktadır. Doğumundan itibaren fevkâledelikler içinde olan Yahyâ (aleyhisselâm) babası Zekerriyyâ (aleyhisselâm)'ın nezâretinde yetişti. Küçük yaşta Tevrât'ı okumaya ve hükümlerini anlamaya başladı. Zâten Allahü teâlâ tarafından ona küçük yaşından itibâren hikmet ihsân edildiği, Tevrât'ı okuyup hükümlerini anlama kâbiliyeti verildiği bildirilmiştir. Tevrât'ı ve hükümlerini küçük yaşta öğrenmiş olan Yahyâ (aleyhisselâm) bâzen Beyt-ül Makdis'te (Mescid-i Aksâ) bâzen de tenhâ ve ıssız yerlerde Allahü teâlâya ibâdet ve tâatla meşgul olurdu. Öğrendiklerini İsrâiloğullarına anlatır, onları Allahü teâlânın emirlerini yapmaya yasaklarından kaçınmaya dâvet ederdi. Gâyet mütevâzi ve sâde bir hayat yaşar, kıldan elbise giyer, arpa ekmeği yerdi. Dünyâya gönül vermezdi. Gece gündüz Allahü teâlâya ibâdet eder, Allah korkusundan dolayı çok ağlardı. Göz yaşları sebeviyle nûrlu yüzü yara olurdu. Yahyâ (aleyhisselâm) rüşd (olgunluk) çağına ulaştığı zaman, kendisine Allahü teâlâ tarafından peygamberlik emri bildirildi. İlk önce Mûsâ (aleyhisselâm)'ın bildirdiği dinin esaslarına uyması ve Tevrât'ın hükümlerini insanlara tebliğ etmesi emredildi. İsâ (aleyhisselâm)'a İncil nâzil olup, Tevrât'ın hükmü kaldırılınca İsrâiloğularını İncil'in emir ve yasaklarına uymaya çağırdı. Daha sonra Şam'a giderek insanları hak dine dâvet etti. Yahyâ (aleyhisselâm)'ın dâvetini kabul edenler olduğu gibi, türlü bahânelerle ona karşı çıkanlar da oldu. Peygamberlerin mucizelerini gördükleri hâlde onlara inanmayıp, karşı çıkan ve birçok peygamberleri şehit eden İsrâiloğulları İsâ (aleyhisselâm)'a karşı çıkıp onu şehit etmek istediler. Allahü teâlâ İsâ (aleyhisselâm)'ı göğe kaldırdıktan sonra Yahyâ (aleyhisselâm) İncil'in hükümlerini insanlara anlatmaya devâm etti. Zâlim Yahûdi hükümdârı Herod'un torunu Birinci Herod, hazret-i Yahyâ'ya iyi muâmelede bulunurdu. Kendi kardeşinin kızı veya hanımının önceki kocasından bir kızı vardı. Yahûdi hükümdârı Birinci Herod bu kızla evlenmeyi ve nikâhlarını Yahyâ (aleyhisselâm)'ın yapmasını istedi. Yahyâ aleyhisselâm böyle bir evliliğin hazret-i İsâ'nın tebliğ ettiği İncil kitabında yasaklandığını ve böyle bir nikâhın imkânsız olduğunu bildirdi. Bu duruma içerleyen kızın annesi, Yahyâ (aleyhisselâm)'ın öldürülmesini istedi.
Yahyâ (aleyhisselâm)'a karşı iyi niyet sâhibi olan birinci Herod da kadının ve kralla evlenmek isteyen kızının isrârı üzerine Yahyâ (aleyhisselâm)'ın yakalanıp getirilmesi veya öldürülüp, başının getirilmesini adamlarına emretti. Herod'un adamları Yahyâ (aleyhisselâm)'ı yakalayıp, başını kesmek sûretiyle şehit ettiler. Başka bir rivâyette de yakalayıp getirdiler. Herod kendisi başını kesmek sûretiyle şehit etti. Kesilmiş olmasına rağmen Yahyâ (aleyhisselâm)'ın başı mûcize olarak: ''Bu kızı almak sana helâl değildir.'' diye defâlarca söyledi. Allahü teâlâ Yahyâ (aleyhisselâm)'ın intikâmını almak için onların başına bâzı musibetler gönderdi. Bâzı rivâyetlerde Herod ve evlenmek istediği kızı, Kârûn gibi yerin yuttuğu bildirilmektedir. Yahyâ (aleyhisselâm) şehit edildiği zaman otuz dört yaşlarında bulunuyordu. Yahyâ (aleyhisselâm)'ın mübârek bedeninin parçaları, başka başka şehirlerdedir. Başı ise Şam'daki Ümeyye Câmiindeki türbededir. Yahyâ (aleyhisselâm) sûret itibârıyla zamânındaki insanların en güzeli ve hüsn-ü Cemâl sâhibiydi. İnsanlara karşı yumuşak huylu, tevâzu ve şefkât sâhibiydi. Başındaki saçları seyrek ve sesi inceydi. Ondan önce Yahyâ ismiyle isimlendirilen olmamış ve ismi Allahü teâlâ tarafından bildirilmişti. Bu husus Meryem sûresi 7. âyetinde bildirilmiştir. Yahyâ (aleyhisselâm) günahlardan temiz kılınmış olup, takvâ sâhibiydi. Tevâzu sâhibi olup itâatkar ve halim selimdi. Yahyâ (aleyhisselâm) doğduğu, öldüğü ve dirildiği günlerde Allahü teâlâ tarafından selâmete erdirildi. Bu hususiyetleri Meryem sûresi 13, 14 ve 15. âyetlerinde bildirilmiştir.