Zembilli Ali Cemali Efendi’nin Zembili
Hani derler ya, Allahü teâlâ vermek istemeseydi, istek vermezdi. Ali Cemali Efendi'nin ihlâsından olacak, Ebûl Vefa gibi bir veli çıkar karşısına. İşte böylesi genç ve bilgili biri, adı sofuya çıkan padişahın gözünden kaçmaz. II. Bayezid O'nu sürekli takip eder. Bursa, İznik ve Bâyezid medreselerinde ders verdirir. Sonra tutar şehzadeler şehri Amasya'ya Müftü atar.Görünen o ki Ali Cemali Efendi'nin önü açıktır. Ancak o devlet erkânı ile haşır neşir olmaz. Gecesini gündüzünü işine verir. Hâlbuki bulunduğu mevki birileri ile iyi geçinmeyi gerektirir. Mübarek mâkamında gözü olanları farkedince "Merâklısına mübarek olsun!" der, devlet kapısını terkeder. Çeker çarığını, düşer yollara. Ali Cemali Efendi, Resulullah aşığıdır. İçindeki coşkunun seline kapılır Haremeyn'e gider, hacceder. Mükerrem Mekke'de ve Münevver Medine'de ilim meclislerine katılır. Feyz devşirir dervişçesine. Derken Kahire'nin ilim iklimi onu cezb eder, tam bir yıl kütüphane kütüphane gezer, medreselerde ders dinler. Osmanlı tedrisatı ile Arab tedrisatını mukayese eder. Buralarda daha ne kadar kalmayı düşünür bilemeyiz, ancak II. Bayezid onu Dersaadet'e çağırır. "N'olur, Buyurun Hocam!" der "Şeyh-ül İslâm oldunuz!"Ali Cemali Efendi zühdü ve takvası ile tanınır. Onda zerre kadar rütbe, şöhret hırsı yoktur. Hal böyle olunca doğru bildiğini söylemekten çekinmez. Belki de bu yüzden ölünceye kadar (tam 24 yıl) makamında kalır. Bayezid-i Veli'nin ardından Yavuz ve Kanuni gibi iki zirveye hizmet eder.Mübarek mütebessimdir, refiktir, yumuşaklığı sever. Ufacık çocukları bile muhatap edinir, onlara nasihat eder. İnsanların çekinmeden soru sorabilmelerini çok ister. Ancak üç kıtaya yayılan bir imparatorluğun şeyhülislamı halkın gözünde destan kahramanı gibidir. O, ne kadar mütevazı olursa olsun, karşısındakileri ter basar, huzurda sıkılırlar. Mübarek pratik bir yol bulur. Zembilini camdan sarkıtır. Sorusu olan bir kağıda yazıp zembile bırakır. Mübarek derhal cevabını yazar ve yine zembille sallandırır aşağı. Düşünürseniz zor iştir. Her gün önünüze gelen yüzlerce kağıt ve birbirine benzeyen sıradan sualler. Ama o bunu kurtuluşunun sermayesi bilir. Öyle ya, insanlara Allah'ın dinini öğretmekten güzel iş mi vardır?Mübarek çok merhametlidir, kendisine ve çevresindekilere yapılanları görmezden gelir, ancak mukaddesatımıza saldıranlara acımaz. Hatta sultanı tavır koymaya zorlar. Yavuz'u Çaldıran savaşına sürükleyenlerden biri odur. Yine Mısır Seferini sonuna kadar destekler.Kanuni bütün Avrupa'yı hizaya sokar. Ancak Rodos hâlâ Akdeniz'in çıbanıdır. Zembilli Ali Efendi Padişah'ı sefere inandırır. Mübarek gözü kara bir cihad sevdalısıdır. Hatta yiğitlere yoldaş olur, adanın fethine katılır. Eli kanlı eşkıyalara, fitneci şovalyelere karşı savaşır. Rodos ele geçince burada kalmaya niyetlenir. Ömrünün son demlerini yerli halka İslâmiyeti anlatmakla geçirir. Burada medreseler, imaretler kurar ve ileri yaşına rağmen yıllarca imamlık yapar. Nice Rum'un hidayetine vesile olur ki, Rodoslu Müslümanların mayasında onun gayret leri vardır. Mübareğin sonu hoş olur. Ayan beyan ölüme hazırlanır. O gün görülmedik şekilde neşelidir ve çevresindekilerle tek tek helalleşir. Talebeleri ayrılık vaktinin geldiğini anlar, çok ağlarlar. Nurlu kabri Zeyrek yokuşunda kendi dergâhının bahçesindedir