Ziyâeddîn Hakkâri
Resûlullah efendimizin sünnetine uymayı, Kur'ân-ı kerim ve hadis-i şerifler bildirmektedir. Allahü teâlâ, Nisa sûresi altmışbeşinci âyet-i kerimede meâlen; "Aralarında ihtilâf ettikleri şeyde seni hakem kılıp hükmüne râzı olmadıkça, o hüküm sebebi ile kalblerinde darlık bulunmayıp, zâhir ve bâtınları ile sana uymadıkça, Rabbin hakkı için mü'min olamazlar" buyuruyor. Haşr sûresi yedinci âyet-i kerimede de meâlen; "Resûlümün size getirdiklerini alınız, menettiklerinden sakınınız" buyuruyor. O hâlde Peygamber Efendimize "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" tâbi olmak farzdır, lâzımdır. Resûlullah efendimize uymamak, İslâm ni'metine saldırmaktır. Resûl-i ekrem Efendimiz bir hadis-i şerifte; "Getirdiklerime değil de, kendi isteklerine tâbi olanlarınız imân etmiş sayılmaz" buyurmuştur. Diğer bir hadis-i şerifte de; "Sünnetimi zayi eden kimseye, şefaatim haram olur" buyurdu. Yine bir hadis-i şerifte; "Sünnetimi ihyâ eden, dirilten, beni ihyâ etmiş olur. Beni ihyâ eden, beni sever. Beni seven, kıyâmet günü Cennette benimle olur" buyurdu.
Meşhûr olan şu hadis-i şerifte Peygamber efendimiz buyurdu ki: "İnsanların bozulduğu, yolların, milletlerin ayrıldığı zamanda sünnetime yapışana yüz şehid sevâbı vardır. O zaman sünnetimi elde tutmak, ateş korunu elde tutmak gibidir. Onu ne atabilir, ne de tutabilir." Uyulması gereken sünnet, ilk asrın şerefli insanlarının yürekten sarıldıkları sünnettir. Eshâb-ı Kirâm, Resûlullah efendimiz zamanında görmedikleri bir işi yapanı veya bir âdet ortaya çıkaranı gördüklerinde, az olsun, çok olsun, büyük olsun, küçük olsun, ibâdetlerde, muamelâtta, zikirde olsun şiddetle reddederlerdi.
Allahü teâlâ, Eshâb-ı Kirâmdan meydana gelen yanılmaları, yaratılmışların Seyyidinin "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" sohbetinde bulundukları, O'nun hizmetine ve yardımına koştukları için af ve mağfiret edeceğini vadetmiştir. Onlar hakkında ağzı ancak iyilikle açmalıdır...