Büyük mutasavvıf Muhammed Huccetullah

Muhammed Huccetullah, (Muhammed Nakşibend) Hindistan’da yaşıyan evliyânın en büyüklerindendir. Urvet-ül-vüskâ Muhammed Ma’sûm hazretlerinin oğlu, yani İmâm-ı Rabbanî Müceddîd-i elf-i sânî Ahmed Fârûkî Serhendî hazretlerinin torunudur. 1034 (m. 1624) senesinde dedesinin vefât ettiği yıl doğdu...

SULTANLARA NASİHAT EDERDİ!..
Bu mübarek zat babasından tefsîr, hadîs, fıkıh, bunun yanı sıra zamanın fen ilimlerini en mükemmel şekliyle öğrendi. Kalb ilimlerinde de yüksek ma’rifet sâhibi oldu... Zamanın devlet reîslerine, beylere, vâlilere, âlimlere ve sâlihlere nasîhat eder, uzak yerde olanlarına da mektuplar yazarak dînin emirlerini bildirirdi. Bu yazdığı mektuplar toplanmış iki cild olmuştur. Birinci cildde yüzyirmisekiz, ikinci cildde altmışsekiz mektup vardır. İki cild bir arada 1383 (m. 1963) senesinde Pakistan’ın Haydarâbâd şehrinde basılmıştır...
Muhammed Huccetullah, tasavvufta “Hullet” ismi verilen pek yüksek makamların sâhibi idi. 1115 (m. 1703) senesinde Muharrem ayının yirmidokuzuncu gecesi vefât eyledi... Vefatına yakın şunları yazdı:
“Ölüm yaklaştı. Kabir ve kıyâmet hâlleri görünmeye başladı. Bunun çâresi nedir? O’nu zikretmeden, anmadan yaşamamalıdır. Sevdiklerimiz ve dostlar gittiler, toprağa karıştılar. Kendi hesapları ile baş başa kaldılar. Biz de gidiciyiz ve toprak altında iki heybetli meleğe cevap vermek zorundayız... Yolu bilmek, tanımak lâzımdır. Şimdi iş vaktidir. Yemek, içmek, yatmak zamanı değildir. O hâlde, ey basîret sâhipleri ibret alınız. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Ölüyü defnedip, yakınları onu bırakıp dönünce, o elbette ayakkabılarının seslerini işitir. Sevdikleri onu toprak altında bırakır giderler. O bunu hisseder. Fakat yapacak bir şeyi yoktur...)

“DÜNYAYA BİR DEFA GELİNİR!..”
Heyhât, sonucunda herkesi ve her şeyi bırakıp gideceklerdir. O hâlde bugün niçin onlar bırakılmıyor ve Allahü teâlânın emirlerine dönülmüyor. Âyet-i kerîmede meâlen; “Allah de, onları bırak” (En’âm-91) buyuruldu. ‘Bu’ ve ‘şu’ bağlarını kesip atmalıdır. Hadîs-i şerîfte; “Dünyâ ile âhiret birbirinin zıddıdır. Birbirine uymaz. Birini râzı edersen, öteki gücenir” buyuruldu. Dünyâya iki defâ gelmek yoktur ki, birincisinde kaçırdıklarını ikincide telâfi eyleyesin!..”

Toplam Görüntülenme: 1291

Yayın tarihi: Perşembe, 14 Ocak 2010

Bunları okudunuz mu?