Büyük mutasavvıf Tâhâ-i Hakkârî

Seyyid Tâhâ-i Hakkârî hazretleri, Anadolu’da yaşayan büyük velîlerdendir. “Silsile-i aliyye” adı verilen, insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatarak onların dünyâda ve âhirette saâdete, mutluluğa kavuşmalarına vesile olan büyük âlim ve velîlerin otuz birincisidir. Peygamber efendimizin neslinden olup Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin on birinci torunudur. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin halîfelerindendir. 1853 (H.1269) senesinde Şemdinli yakınındaki Nehri’de vefât etti...

Fen ve din ilimlerini öğrendi
Tâhâ-i Hakkârî, küçük yaşta Kur’ân-ı kerîmi ezberledikten sonra ilim öğrenmeye başladı. Süleymâniye, Kerkük, Revandız, Erbil ve Bağdat’taki medreselerde ve daha başka birçok medresede zamânının büyük âlimlerinden ders gördü. Fen ve din ilimlerini öğrenip, icâzet (diploma) aldı. Tasavvuf ilmini Süleymâniye’de ziyâretine gittiği ve sohbetinde bulunduğu Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’den öğrenip kemâle geldi. Mübarek hocası tarafından Nehri kasabasında ders vermeğe me’mûr edildi. Kendisi de bütün hocaları gibi, ömrü boyunca, İslâmın güzel ahlâkını yaymış, siyâsete karışmamış, Müslümânları hükûmete hizmet, kanûnlara itâat etmeğe ve herkese iyilik yapmağa teşvîk eylemiştir...

“Abdülehad! Şöhret âfettir!”
Seyyid Tâhâ-i Hakkârî hazretleri 1853 (H.1269) senesinde bir ikindi vakti, “Haram Çeşmesi” denilen ağaçlık bir mevkide talebeleri ile sohbet ediyordu. Sohbet ânında kendisine iki mektup arz edildi. Bunları kıymetli dâmâdı Abdülehad Efendiye okuttuktan sonra; “Abdülehad! Şöhret âfettir. Artık bizim dünyâdan gitmemizin zamânı geldi” buyurdu...
O gün sohbetten sonra hâne-i saâdetlerine gitti ve orada hastalandı. On bir gün hasta yattı. Hastalığının ağır olmasına rağmen namazlarını mümkün olduğu kadar ayakta kılmaya çalıştı. Hastalığının on ikinci, cumartesi günü talebeleri ve yakınları ile helâllaştı, vedâlaştı, vasiyetini bildirdi. Kardeşi Seyyid Sâlih hazretlerini çağırttı. Onun için; “Biraderim Sâlih, kâmil, olgun bir velîdir. Herkesin başı onun eteği altındadır” buyurdu. Yerine kardeşi Sâlih hazretlerini halîfe bıraktı. İkindi vaktinde, talebelerinin Yâsîn-i şerîf tilâvetleri arasında, mübârek rûhunu Kelime-i tevhîd getirerek teslim eyledi.

Toplam Görüntülenme: 1539

Yayın tarihi: Cumartesi, 05 Ocak 2008

Bunları okudunuz mu?