Câfer-i Sâdık'ı sevmeyen adam!

Zeyd isminde bir adam vardı. Câfer-i Sâdık hazretlerine çok îtirâzda bulunurdu. Bir gün Câfer-i Sâdık’a bu adamdan bahsettiler...


Câfer-i Sâdık hazretleri, Ehl-i beytten olup, “Oniki İmam”ın altıncısı, “Silsile-i aliyye”nin dördüncüsüdür. Babası Muhammed Bâkır, dedesinin dedesi Hazret-i Ali’dir...

“BANA BİR ELBİSE GÖNDER!”
Câfer-i Sâdık hazretleri duâsı makbûl bir zat idi. Allahü teâlâdan bir şey istediğinde daha sözü bitmeden isteği verilirdi... Bir gün yalnız başına yolda gidiyordu. Kendisini sevenlerden biri de arkasından yürüyordu. Bir ara Câfer-i Sâdık hazretleri; “Yâ Rabbî! Elbisem yoktur, bana elbise gönder” dedi. Âniden bir paket içinde elbise geldi. Arkadan tâkip eden zât evlerine kadar geldi. Hazret-i İmâma; “Yâ efendim siz duâ ederken ben de âmin dedim. Eski elbiselerinizi bana verin” dedi. Bu söz Câfer-i Sâdık hazretlerinin hoşuna gitti ve elbiselerini ona verdi.
Bir şahıs, İmâm-ı Câfer hazretlerinden, Allahü teâlânın kendisine çok mal verip, çok hac yapması için duâ buyurmasını istedi. O da; “Yâ Rabbî! Buna elli hac yapacak kadar mal ver!” diye duâ etti. O şahıs elli hac yaptı. Elli birinci hac için Cühfe denilen yerde gusül edecekti. Sel geldi ve orada vefât etti.
Dâvüd bin Alî bin Abdüllah bin Abbâs, İmâm-ı Ca’fer-i Sâdık’ın “radıyallahü anh” kölelerinden birini öldürdü ve mâlını aldı. Ca’fer-i Sâdık hazretleri, Dâvüd’ün yanına gidip, “Kölemi öldürdün ve mâlımı gasbettin. Sana bedduâ edersem görürsün” dedi. Dâvüd bin Alî “Beni bedduâ ile mi korkutuyorsun?” diyerek, alay etti. Ca’fer-i Sâdık evine gidip, bütün geceyi ibâdet ile geçirdi. Seher vakti Dâvüd bin Alî’ye bedduâ ettiğini işittiler. Aradan bir sâat geçmeden Dâvüd bin Alî öldürüldü...

“EĞER BÖYLE BİR ŞEY VARSA!..”
Hakem bin Abbâs-ı Kelbî buyuruyor ki: “Benim Zeyd isminde bir amcam var idi. O, Câfer-i Sâdık hazretlerine çok îtirâzda bulunurdu. Bir gün bir hurma mevzuu açıldı. Yine çok îtirâzda bulundu ve; Câfer-i Sâdık nerede, böyle işler nerede?” dedi. Câfer-i Sâdık’ın bu sözden haberi oldu ve şöyle buyurdu: “Yâ Zeyd-i Kelbî, eğer böyle bir şey varsa, Allahü teâlâ sana, kelb büyüklüğünde bir hayvan musallat etsin ki o hayvan seni helâk etsin.”
Bir gün Zeyd bir yere giderken, yolda köpek büyüklüğünde bir arslan saldırdı ve onu öldürüp ciğerlerini söktü. Bu olaydan sonra kimse Câfer-i Sâdık hazretlerine îtirâzda bulunmadı.

Toplam Görüntülenme: 1263

Yayın tarihi: Cuma, 09 Ekim 2009

Bunları okudunuz mu?