Ebû Ali Rodbârî

Ebû Ali Rodbârî, Bağdât’ta ve Mısır’da yaşamış evliyânın büyüklerindendir. Doğum târihi bilinmemektedir. Bağdât’ta doğdu. 933 (H.321) senesinde Mısır’da vefât etti. Kabri, Karafe Kabristanında Zünnûn-ı Mısrî’nin kabri yakınındadır...
Ebû Ali Rodbârî hazretleri, çok ibâdet ve tâatta bulunan, Allahü teâlâyı hatırlamaktan bir an gâfil olmayan bir zat idi. Nefsinin isteklerine karşı çıkar, riyâzet ve mücâhedede bulunurdu. Bu hususta buyurdu ki:

İbret nazarıyla bakmak!..
“Kalp, rûh ve nefs dışarıdan gelen kötü tesirlerden emin olunca, kalpten hikmet, nefsten hizmet ve ruhtan mükâşefe yâni gizli sırların açılması zuhur eder. Bu üç şeyden sonra da Allahü teâlânın sıfatlarının tecellilerini görme, mânevî sırlarını mütâlaa etme ve O’na âit hakîkatleri anlamak nasîb olur. ‘Söylediklerinizin alâmeti nedir?’ denilecek olursa deriz ki; sağa sola bakmamak, Allahü teâlâyı hatırlamaya mâni olan şeylerden kaçınmaktır. Nefsine bir defâ olsun lâyık olduğundan fazla kıymet vererek bakan kimse, kâinâttaki eşyânın hiçbirine ibret nazarıyla bakamaz!..”
Bu büyük mutasavvıf buyurdu ki: Tasavvuf, kalbi temizlemektir...
Ömrünü İslâm dînini öğrenmek, öğretmek, insanlara anlatıp onların dünyâda ve âhirette kurtuluşa, saâdete ermeleri için çalışan Ebû Ali Rodbârî, Mısır’da bulunduğu sırada rahatsızlandı. Hastalığı sırasında başını kız kardeşi Fâtıma’nın dizine koydu. Ölüm hâli yaklaşmıştı. Gözlerini açtı ve;

“En yüksek rütbeye ulaştırdık”
“İşte semâların, göklerin kapıları açıldı. Cennetler de süslenmiş. Birisi de şöyle diyor: ‘Ey Ebû Ali! Her ne kadar senin muradın değil idiyse de, işte biz seni en yüksek ve en son rütbeye ulaştırmış bulunuyoruz’ buyurdu.”
Sonra da şu meâldeki şiiri okudu:
“Ulûhiyyetine yemin ederek söylüyorum. Seni temâşâ edene kadar hiçbir şeye severek bakmadım...”
Bu sözlerden sonra Kelime-i tevhîdi söyleyerek rûhunu teslim etti ve hakîkî sevgilisine kavuştu...

Toplam Görüntülenme: 1800

Yayın tarihi: Çarşamba, 20 Eylül 2006

Bunları okudunuz mu?