Hasan Hamdi Efendi

Hasan Hamdi Efendi, Nakşibendî yolunun ileri gelenlerindendir. Aslen Afyon-Sandıklı’dandır. 1904’te İstanbul’da vefât etti. Fâtih Câmii haziresinde medfûndur. Vefatından kısa bir zaman önce, kendisine sorulan bir suale cevap olarak buyurdu ki: 

“Ezelde herkesin said veya şakî olacağı takdir edilmiş ise, Cennetlik olanın da, Cehennemlik olanın da, çalışması ne fâide verir, suâline gelince: Bu söz, bir bakımdan doğru, bir bakımdan yanlıştır. Doğru olması şöyledir ki, bu söz, söyleyen kimsenin felâketine sebeb olur. Çünkü, ezelde Cehennemlik yazılmış olmanın alâmeti, bu suâlin hâtıra gelmesi, bundan dolayı çalışmayıp, tohum ekmemesidir. Dünyâda tohum ekmeyen, âhırette biçemez. Bir kimsenin açlıktan ölmesi, ezelde takdîr edilmiş olmasına alâmet, (Ezelde açlıktan ölmek alnıma yazılmış ise, yiyip içmek fâide vermez) düşüncesinin kalbine gelmesidir. Böyle düşündüğü için, yiyip içmez ve açlıktan ölür. Bunun gibi, fakîrlik kaderim ise, çalışmanın ne fâidesi olur diyen biri de, çalışmaz, elbette fakîr kalır. Saâdet, zenginlik kaderi olan kimseye de, şöyle düşünce verir ve der ki, (Zengin olması takdîr edilenler, çalışır, kazanır). Bu düşüncesi, onu çalışmaya sürükler. Demek ki, bu düşünceler boş değildir. Ezeldeki yazı sebebi ile, kalbe gelir. O yazının meydâna çıkmasına sebeb olur. Bir insan ne iş için yaratıldı ise, o işin sebeblerini onun önüne getirirler. Yoksa onu, sebebsiz olarak, o işbaşına geçirmezler. Bunun içindir ki, (Çalışınız, herkes, ne iş için yaratılmış ise, o iş, ona kolaylaştırılır!) buyuruldu... 

KAZA VE KADER 
O hâlde, herkes, sürüklenmiş olduğu hâllerden ve işlerden, alnının yazısını ve âhırette başına gelecekleri anlayabilir. Derslerine çalışan, vazîfelerini yapan bir talebe, bu hâlini, sınıf geçeceği, ileride mevki sâhibi olacağı takdîr edilmiş olduğuna müjde ve alâmet bilmelidir. Yoksa eğer, kalbine (Câhil kalacağım alnıma yazılmış ise, ne kadar çalışsam fâidesi olmaz) düşüncesini getirirler, o da çalışmaz boş vakit geçirirse, alın yazısının câhil kalmaklığı olduğunu anlamalıdır. İşte âhıretdeki hâl için, kazâ ve kaderi de böyle bilmelidir. Nitekim sûre-i Lokmandaki âyet-i kerîmede meâlen, (Hepinizin dünyâya getirilmesi ve âhırette tekrâr diriltilmesi, bir kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir) buyurulmuştur.” 

Toplam Görüntülenme: 816

Yayın tarihi: Salı, 27 Mart 2012

Bunları okudunuz mu?