İbn-i Münâvî

İbn-i Münâvî hazretleri, Câmi’-us-Sagîr adlı eseri açıklayan büyük âlim Abdurraûf Münâvî hazretlerinin oğludur. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. 1613 (H.1022) senesinde Mısır’da vefât etti. 

İbn-i Münâvî hazretleri bir sohbetinde buyurdu ki: 

Peygamberlerin hepsine inanırız. Hepsi Allahü teâlâ tarafından gönderilmiş Peygamberlerdir. Fakat, Kur’an-ı kerim nâzil olunca, başka dinler nesh edildi. Onun için, şimdi hiçbirine uymak câiz değildir. Nasârâ da, geçmiş Peygamberlerin hepsine inanıyor. Fakat, Muhammed aleyhisselâmın, bütün insanların Peygamberi olduğuna inanmadıkları için kâfir oluyor, doğru yoldan çıkıyor. Yahudiler ise, Îsâ aleyhisselâma da inanmadıkları için, dîn-i islâmdan, daha uzaktır. 

Yahudilerle Nasârâ, ellerindeki bozuk kitaplarının gökten böyle gelmiş olduğuna inandıkları için, bunlara (Ehl-i kitap) [yâni Kitaplı kâfir] denir. Nikâh ile bunların kızlarını almak ve [Allahü teâlânın ismini söyleyerek] kestiklerini yemek câizdir... Hiçbir Peygambere inanmayan, inansa da, bazı mahlûklarda (Ülûhiyyet sıfatı) bulunduğuna inanarak, bunlara tapınanlara ve mürtedlere (Müşrik) yâni kitapsız kâfir denir. (Mülhid)lerin de, kitapsız kâfir olduğu bildirildi. Bunların kızlarını almak ve kestiklerini yemek de, câiz değildir... 

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm, mîlâdın 571. senesi, Nisan ayının yirmisine rastlayan, Rebî’ul-evvel ayının onikinci pazartesi sabahı, Mekke şehrinde tevellüd etti. Hicretin 11. ve mîlâdın 632. senesinde Medîne’de vefât etti. Kırk yaşında iken, (Cebrâîl) ismindeki melek gelerek, Peygamber olduğunu kendisine bildirdi. 

ŞEMSÎ VE KAMERΠ

Muhammed aleyhisselâm, Mîlâdın 622 senesinde Mekke’den Medîne şehrine hicret eyledi. Eylül ayının yirminci pazartesi günü, Medîne’nin Kubâ köyüne geldi. Bugün, Müslümanların (Şemsî) senebaşı oldu. Acemlerin şemsî senelerinin başlangıcı, bundan altı ay evveldir. Yâni, ateşe tapan Mecûsîlerin bayramı olan martın yirminci (Nevruz) günüdür. O senenin Muharrem ayının birinci günü de, (Kamerî) sene başı oldu... 

İbn-i Münâvî hazretleri, vefatından kısa bir zaman kala buyurdu ki: 

“Allahü teâlâ bir kulunu severse, onun kalbini, râzı olduğu kullarının sevgisiyle doldurur.” 

Toplam Görüntülenme: 851

Yayın tarihi: Cumartesi, 05 Mayıs 2012

Bunları okudunuz mu?