Firavun’un hanımı Âsiye Hâtun
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 14 Nisan 2007
Firavun’un hanımı olan Âsiye Hâtun kocasından gizli olarak iman etmiş ve bu imanını saklıyordu. Ancak, Firavun sonunda durumu öğrenince, ona işkence edilmesini emretmiş, çeşit çeşit işkencelerden geçirildikten sonra Firavun ona “İmanından dön” diye teklif etmiş, fakat Âsiye Hâtun dönmemişti. Bunun üzerine Firavun bir tomar kazık getirtmiş, bunlarla Âsiye Hâtun’un vücudunun çeşitli yerlerine vurmuşlar sonra da Firavun ona bir daha “dininden dön” diye teklif etmiş, Âsiye Hâtun ona şöyle cevap vermişti:
Sonunda orta yolu buldular
Dini Hikayeler
Cuma, 13 Nisan 2007
Şam’ın fethinde, Müslümanların, tarihin şeref levhasına geçmesine sebep bir olay olmuştu. İslâmiyeti kendilerine ezeli düşman gören Batı için, ibretlik vesîkalardan biri olan bu olay, şöyle meydana geldi:
Şam’ın fethinde, Hâlid bin Velid hazretleri, şehrin bir tarafından girdi. Kendisine karşı koyulduğu için, kılıç kullanarak şehirde ilerliyordu. Hedefi, o zaman için şehrin en büyük kilisesi olan şimdiki Câmi-i Emevî idi.
Anadolu velîlerinden Hüseyin Basretî
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 13 Nisan 2007
Büyük velî Şeyh Hüseyin Basretî’nin kabri, Eruh’un Hâlidiyye köyündedir... Babası vefât ettiğinde o altı yaşında idi ve sarf ilminden “İzzi” kitabını okuyordu. Babası vefât ederken onun yetiştirilmesi için halîfelerinden Şeyh Ömer Zenkânî’ye vasiyet etti. Bütün ilimleri öğretmelerini, tasavvufta yetiştirip mürşid-i kâmil olmasını sağlamalarını vasiyet etti. Ömer Zenkânî de ona bütün ilimleri okuttu. Sarf, nahiv, mantık, beyan, fıkıh, tefsir, hadîs ilimlerini öğretti. Bu talebeliği on beş sene sürdü. Neticede seçkin bir âlim oldu.
Hazreti Hâlid'in üstün başarısı
Dini Hikayeler
Perşembe, 12 Nisan 2007
Hazreti Hâlid bin Velid, Müslüman olduktan sonra, ilk olarak Mûte Gazâsında bulundu. İslâm askeri Mûte’ye hareket ederken, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Cihâda çıkacak olan şu insanlara Hz. Zeyd bin Hârise’yi kumandan tâyin ettim. Eğer o şehîd olursa, yerine Ca’fer bin Ebî Tâlib geçsin. O da şehîd olursa, yerine Abdullah bin Revâha geçsin. Eğer o da şehid olursa, aranızda münâsip gördüğünüz birini seçip, ona tâbi olursunuz.
“İbn-i Acîl” Ahmed bin Mûsâ
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 12 Nisan 2007
Ahmed bin Mûsâ “İbn-i Acîl” küçüklüğünde çocukların oyunlarına hiç karışmazdı. O yaşta kendisinde büyüklük alâmetleri görüldü... Yemenli olan büyük velî Ahmed bin Mûsâ el-Acil hazretleri, 1291 (H.690) senesi Rebîulevvel ayının yirmi beşinci günü Beyt-i fakih denilen yerde vefât etti. Cenâzesi yıkanırken çok parlak bir nûr görüldü. Kabri ziyâret mahallidir.
Her şeyi göze almıştı!
Dini Hikayeler
Çarşamba, 11 Nisan 2007
Müslümanlara sıkıntı veren Yahudi Ebû Râfi’ye haddini bildirmek için onun kalesine giren Hz. Abdullah bin Atîk, bundan sonrasını kendisi şöyle anlatır:
İçeri girince, ahıra girip saklandım. Saklandığım yerden kapıcıyı tâkip ettim. Kapıyı kilitledi, anahtarları direğe asıp gitti. Anahtarları alıp, her tarafı dolaştım. Birçok kapıdan geçtim. Her kapıyı açtıkça, kapıyı iç tarafından sürgülüyordum. Bunu, eğer Ebû Râfi’nin adamları beni fark ederlerse, adamı öldürünceye kadar, bana yeteri kadar zaman kazandırsın, diye yapıyordum. Bu suretle Ebû Râfi’nin yattığı odaya kadar vardım.
Nurlu Seyyid Muhammed Sâlih
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 11 Nisan 2007
Seyyid Sâlih, Osmanlılar zamânında Anadolu’da yetişen evliyânın en büyüklerindendir. İnsanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatarak onların dünyâda ve âhirette saâdete, mutluluğa kavuşmalarına vesîle olan ve kendilerine “Silsile-i aliyye” adı verilen büyük âlim ve evliyâların otuz ikincisidir. İsmi Muhammed Sâlih’tir. Babasının ismi Molla Ahmed’dir. Büyük velî Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin on birinci torunu ve Tâhâ-i Hakkârî hazretlerinin kardeşidir. Seyyiddir. 1865 (H.1281) senesinde Nehrî’de vefât etti. Kabri, ağabeyi ve hocası Tâhâ-i Hakkârî hazretlerinin ayak ucundadır...
"Kılıcını değil kınını öpmüşlerdir!"
Dini Hikayeler
Salı, 10 Nisan 2007
Hz. Mugîre, Sa’d bin Ebî Vakkâs tarafından sefir olarak gönderilmişti. İranlılar, sert konuşup, Müslümanları korkutacaklarını zannettiler. Söz sırası Mugîre’ye gelince, o, büyük bir cesaretle konuşmaya başladı ve şöyle dedi: “İslâmiyetin esaslarına göre, herkes Allahü teâlâ indinde bir kul olarak eşittir. Hiç kimsenin diğerine karşı bu hususta bir imtiyazı yoktur.”
Seydişehir’in kurucusu Seyyid Hârun Velî
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 10 Nisan 2007
Seyyid Hârun Velî, Horasan’da doğmuştur. Zamânının âlimlerinin sohbetlerinde ilim öğrendi. Amcasının vefâtı üzerine Horasan bölgesinin emirliğine getirildi. Bu görev sırasında büyük babası hazret-i Hârûn-ı Kerâmet’in ve amcasının kabrini sık sık ziyâret ederdi. Bu ziyâretlerin birinde gâibden bir ses; “Yâ Hârûn, Rûm’a çık! Karaman ilinde Küpe Dağının doğu eteklerinde bir şehir kur! O şehrin halkı sâlih ola... Şakî olanın âkıbeti hayır olmaya” diyordu. Bu sesi daha sonra da duymaya başladı...
Cennetlik hanım isteyen...
Dini Hikayeler
Pazartesi, 09 Nisan 2007
Bir gün Peygamber Efendimiz buyurdular ki:
- Cennetlik hanım isteyen, Ümmü Eymen’le evlensin!..
Ümmü Eymen iyi kalbli ve Habeşli bir câriye idi. Peygamber Efendimize, anacığından emânet kalmıştı...
Artık delikanlı olan Hz. Zeyd, Resulullah efendimizin bu müjdesi üzerine hemen, o siyahî hanımla evlendi. Üsâme adlı bir de oğulları oldu...