Mecdeddîn Mûsulî

Mecdeddîn Mûsulî hazretleri, Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 1203 [h.599] senesinde Kuzey Irak’ta, Musul şehrinde dünyaya geldi, 1285 [h.683] senesinde vefât etti. “Muhtâr” ve bunun şerhı olan “İhtiyâr” kitâbları meşhûrdur. 

Mûsulî hazretleri, vefatından kısa bir zaman evvel buyurdu ki: 

Mezhep imamı demek, Kur’an-ı kerim ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş olan din bilgilerini, Eshâb-ı kirâmdan işiterek toplayan, kitaba geçiren büyük âlim demektir. Açıkça bildirilmemiş olan bilgileri de, açık bildirilmiş olanlara benzeterek meydana çıkarmıştır. Bilinen dört imam zamanında, başka mezhep imamları da vardı. Bunların da mezhepleri vardı. Fakat, bunların mezheplerinde olanlar azala azala bugün hiç kalmadı. Eshâb-ı kirâmın her biri müctehid idi. Hepsi de, derin âlim, mezhep imamı idi. Her biri kendi mezhebinde idi. Hepsi de, mezhep imamlarımızdan daha üstün, daha çok bilgili idi. Mezhepleri daha doğru, daha kıymetli idi. Fakat, bunların kitapları olmadığı için, mezhepleri unutuldu. Dört mezhepten başkasına uymak imkânı kalmadı... 

Hadis-i şerifte, yalancı, sapık din adamlarının çoğalacakları bildirilmektedir. Bunun için, Ehl-i sünnet olan her Müslümanın, bilinen dört mezhepten birini seçerek (Taklîd) etmesi lâzımdır. Yâni, bu mezhebin (İlmihâl) kitabını okuyup öğrenmesi, îmanını ve bütün işlerini buna uydurması lâzımdır. Böylece, bu mezhebe girmiş olur. Dört mezhepten birini taklîd etmeyen kimse, Ehl-i sünnet olamaz. Buna (Mezhepsiz) denir... 

Unutulmuş olan mezheplerin ve bugün mevcut bulunan dört mezhebin hepsi haktır, sahihdir. Birinin, başkası üzerine üstünlüğü yoktur. Çünkü, hepsi aynı din kaynağından alınmışlardır. 

 

RUHSAT VE AZîMET 

Bütün mezheplerde, yapılması kolay işler [Ruhsat] bulunduğu gibi, yapılması güç [Azîmet] olan işler de vardır. Azîmet olan işi yapabilecek kimsenin, kolay işi yapmaya kalkışması, din ile oynamak olur. Azîmeti yapmaktan âciz olan, özürlü olan kimsenin ruhsat olanı yapması câiz olur. Böyle kimsenin ruhsat olanı yapması, azîmet yapmış gibi çok sevap olur. Âciz olmayanın, kendi mezhebindeki ruhsatları yapmaması, azîmetleri yapması vâcibdir. Hattâ, kendi mezhebinde yalnız ruhsatı bulunan işin, başka mezhepte azîmeti varsa, o azîmeti yapması vâcib olur. Mezhep imamlarından birinin sözünü beğenmemekten veya kendi düşüncesini onun sözünden daha üstün sanmaktan, çok sakınmalıdır... 

Toplam Görüntülenme: 866

Yayın tarihi: Çarşamba, 04 Temmuz 2012

Bunları okudunuz mu?