Merzübân-ı Velî

Merzübân-ı Velî hazretleri, on üçüncü yüzyılda yaşamış velîlerdendir. Asıl adı Mahmud’dur. Merzübân lakabı “sınır muhâfızı” anlamındadır. Peygamber efendimizin torunlarından olup seyyiddir. Şeyhi, Tac’ül-Arifîn Ebü’l-Vefâ hazretlerinin mânevî işaretleriyle on ikinci asır sonlarına doğru Buhara’dan Anadolu’ya gelmiştir. Sivas ili Zara ilçesi yakınlarındaki Tekke köyüne yerleşerek halkı irşâda başlamıştır. Anadolu Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad, doğuda bir sefere giderken, yolu üzerindeki Zara’ya uğramış ve Şeyh hazretleriyle görüşüp kerâmetine mazhar olmuştur... 

Merzübân-ı Velî hazretleri vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

Kalb, Allahü teâlânın komşusudur. Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mü’min olsun, âsî olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir. Çünkü, âsî olan komşuyu da korumak lâzımdır. Sakınınız, sakınınız, kalb kırmaktan pek sakınınız! Allahü teâlâyı en ziyâde inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günâh yoktur. Çünkü, Allahü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir. İnsanların hepsi, Allahü teâlânın köleleridir. Herhangi bir kimsenin kölesi döğülür, incitilirse, onun efendisi elbette gücenir. Her şeyin biricik mâliki, sâhibi olan efendinin şânını, büyüklüğünü düşünmelidir. Onun mahlûkları, ancak izin verdiği, emreylediği kadar kullanılabilir. İzni ile kullanmak, onları incitmek olmaz. Hattâ, onun emrini yapmak olur. 

Kalb, ya’nî gönül, mahlûkların en üstünü, en şereflisidir. İnsan, mahlûkların en kıymetlisi olduğu gibi, kalb de, insanda bulunan her şeyi kendinde topladığı için ve çok basît ve hülâsa olduğu için çok kıymetlidir... 

 

KALB YOLUNDAN YÜKSELMEK! 

Kendinde çok şey bulunan, Allahü teâlâya her şeyden dahâ yakındır. O, doğruca zât-ı ilâhiye yükselir. Onun yükselmesi, bilinmeyen, anlaşılamayan zâta olur. Fakat, yukarıda bildirilen yükselmeler olmaksızın, yalnız kalb yolundan yükselmek güçtür. Her yükselmeyi ayrı ayrı geçtikten sonra, kalb yolundan, doğruca ulaşmak kolay olur. Çünkü, kalbin her şeyi kendinde bulundurması ve geniş olması da, o derecelere yükselmesinden sonra olur. Burada kalb dediğimiz, her şeyi kendinde toplayan, her şeyden geniş olan latîfedir. Herkesin anladığı et parçası değildir... 

Toplam Görüntülenme: 1048

Yayın tarihi: Çarşamba, 06 Haziran 2012

Bunları okudunuz mu?