Nûrullah Efendi

Nûrullah Efendi, Fâtih Çarşamba’daki İsmet Efendi Dergâhı postnişinlerinden olup, Dergâhın kurucusu Yanyalı Mustafa İsmet Efendinin halîfesidir. Hocasının 1872 yılında vefât etmesi üzerine geçtiği meşihat makamında 21 yıl görev yaptı. 1893’de vefât eden Nûrullah Efendinin kabri, Dergâhın bahçesindedir. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

Çok kimse, kabir ehlinden istifâde edildiğine inanmıyor. Kabir ziyâreti, ölülere okumak, onlara duâ etmek için yapılır diyorlar. Tasavvuf büyükleri ve fıkıh âlimlerinden çoğu ise, kabirdekilerden yardım görüldüğünü bildirdiler. Keşif sâhibi olan evliyâ da, bunu söz birliği ile bildirdiler. Hattâ, bunlardan çoğu, rûhlardan feyiz alarak olgunlaştıklarını haber vermişlerdir. Bunlara (Üveysî) demişlerdir. Siyâlkütî hazretleri buyuruyor ki: Ölü yardım yapamaz diyenlerin, ne demek istediklerini anlayamıyorum. Duâ eden, Allahü teâlâdan istemektedir. Duâsının kabûl olması için, Allahü teâlânın sevdiği bir kulunu vâsıta yapmaktadır. Yâ Rabbî! Kendisine bol bol ihsânda bulunduğun bu sevgili kulunun hâtırı ve hürmeti için bana da ver demektedir. Yâhud, Allahü teâlânın çok sevdiğine inandığı bir kuluna seslenerek, (Ey Allahın velîsi, bana şefâ’at et! Benim için duâ et! Allahü teâlânın dileğimi ihsân etmesi için vâsıta ol!) demektedir. Dileği veren ve kendisinden istenilen, yalnız Allahü teâlâdır. Velî, yalnız vesîledir, sebebdir. O da fânîdir. Yok olacaktır. Hiçbir şey yapamaz. Tasarrufa, gücü, kuvveti yoktur. Böyle söylemek, böyle inanmak şirk olsaydı, Allahtan başkasına güvenmek olsaydı, diriden de duâ istemek, bir şey istemek yasak olurdu. Diriden duâ istemek, bir şey istemek, dînimizde yasak edilmemiştir. Hattâ müstehab olduğu bildirilmiştir. Her zamân yapılmıştır. Buna inanmayanlar, öldükten sonra kerâmet kalmaz diyorlarsa, bu sözlerini isbât etmeleri lâzımdır... 

SÖZLERİNİ İSBÂT EDEMEZ!.. 
Evet, evliyânın bir kısmı öldükten sonra, âlem-i kudse yükseltilir. Huzûr-i ilâhîde her şeyi unuturlar. Dünyâdan ve dünyâda olanlardan haberleri olmaz. Duâları duymazlar. Bir şeye vâsıta, sebeb olmazlar. Dünyâda olan, diri olan evliyâ arasında da böyle meczûblar bulunur. 
Bir kimse, kerâmete hiç inanmıyor ise, hiç ehemmiyyeti yoktur. Sözlerini isbât edemez. Kur’ân-ı kerîm, hadîs-i şerîfler ve asırlarca görülen, bilinen olaylar, onu haksız çıkarmaktadır... 

Toplam Görüntülenme: 1013

Yayın tarihi: Salı, 21 Şubat 2012

Bunları okudunuz mu?