Sâkıb Dede

Sâkıb Dede, İspanya’dan (Endülüs) İzmir’e göç eden bir âilenin çocuğu olarak doğdu. Kur’ân-ı kerîmi ve başlangıç ilimlerini öğrendi. Daha sonra tahsîline devâm etmek için İstanbul’a gitti. Fâtih Câmii Medreselerinde meşhûr âlimlerden ders aldı. Sonra Bursa’ya, daha sonra Uşak üzerinden Manisa, Isparta havâlilerinde ders vererek Konya’ya gitti. Kaplıca tedâvisi görmek için Bolu’ya gitti. Tekrar İstanbul’a döndü. Edirne’ye gidip Siyâhî Dede’den tasavvufta icâzet alıp, Galata Dergâhında hizmet ettikten sonra 1735 (H. 1148) senesinde vefât etti ve dergâhın bahçesine defnedildi.

Sâkıb Dede, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:

Allahü teâlâ, herkese, tevekkülü emreylemiştir. (Tevekkül îmânın şartıdır) meâlindeki âyet-i kerîme, bu emirlerden biridir. Sûre-i Mâidede, (Eğer îmânınız varsa, Allahü teâlâya tevekkül ediniz!), sûre-i İmrânda, (Allahü teâlâ, tevekkül edenleri elbette sever) meâllerinde dahâ nice âyet-i kerîme vardır. 

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki: (Ümmetimden bir kısmını, bana gösterdiler. Dağları, sahrâları doldurmuşlardı. Böyle çok olduklarına şaştım ve sevindim. Sevindin mi, dediler, evet dedim. Bunlardan ancak yetmişbin adedi hesâbsız Cennete girer dediler. Bunlar hangileridir diye sordum. İşlerine sihir, büyü, dağlamak, fal karıştırmayıp, Allahü teâlâdan başkasına, tevekkül ve i’timâd etmeyenlerdir buyuruldu). Dinleyenler arasında Ukâşe “radıyallahü anh”, ayağa kalkıp, (Yâ Resûlallah! Duâ buyur da, onlardan olayım) deyince, (Yâ Rabbî! Bunu onlardan eyle!) buyurdu. Biri kalkıp, aynı duâyı isteyince, (Ukâşe senden çabuk davrandı) buyurdu. 

KUŞLAR GİBİ!.. 

Bir hadîs-i şerîfte, (Allahü teâlâya tam tevekkül etseydiniz, kuşların rızkını verdiği gibi, size de gönderirdi. Kuşlar, sabâh mideleri boş, aç gider. Akşam mideleri dolmuş, doymuş olarak döner) buyurdu. İbrâhîm aleyhisselâmı mancınığa koyup, ateşe atarlarken (Hasbiyallah ve ni’melvekîl), ya’nî (Bana Allahım yetişir. O iyi vekîl, yardımcıdır) dedi. Ateşe düşerken, Cebrâîl “aleyhisselâm” gelip, (Bir dileğin var mı?) dedikte, (Var, amma sana değil) dedi. Böylece (Hasbiyallah) sözünün eri olduğunu gösterdi. Bunun için Vennecmi sûresinde, (Sözünün eri olan İbrâhîm) meâlindeki âyet-i kerîme ile medh buyuruldu... 

Toplam Görüntülenme: 996

Yayın tarihi: Pazartesi, 09 Nisan 2012

Bunları okudunuz mu?