Şihâbüddîn Hamevî

Şihâbüddîn Hamevî hazretleri, Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Suriye'de, Hama'da dünyaya geldi. 791 (m. 1389) senesinde vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce bir zata buyurdu ki: 

Nasihatlerin hülâsası, özü, Allahü teâlâya kulluk ve itaat etmenin ne demek olduğunu bildirmektir. Tâat demek ve ibâdet demek, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma tâbi olmak demektir. Yâni, bütün sözlerini ve hareketlerini Onun emirlerine ve nehylerine uydurmak demektir. Yâni her söylediğin ve her yaptığın ve söylememen ve yapmaman, hep Onun emri ile olmaktır. Şunu iyi bil ki, ibâdet şeklinde yaptığın işler, eğer Onun emri ile olmadı ise, ibâdet olmaz, belki günah olur. Eğer namaz ve oruç iseler de böyledir. Nitekim biliyorsun ki, Ramazan Bayramının birinci günü ve Kurban Bayramının her dört günü oruç tutmak günahtır, isyân etmektir. Hâlbuki, oruç bir ibâdettir. Fakat, emir ile olmadığından günah oldu... Bunun gibi, başkasından zor ile alınan elbise içinde veya böyle bir yerde namaz kılmak da günahtır. Hâlbuki namaz bir ibâdettir. Fakat, emir ile olmayınca isyân oluyor... Bunlar gibi, bir kimsenin, nikâhlı âilesi olan bir kız ile her türlü oyun ve latîfeler yapması ibâdettir, yâni sevaptır. Bunun sevabı hadis-i şerif ile bildirilmektedir. Hâlbuki yapılan şey oyun ve eğlencedir. Fakat emir ile olduğundan sevaptır... 

Görülüyor ki, ibâdet demek, yalnız namaz kılmak, oruç tutmak değildir. İbâdet demek, İslâmiyetin emirlerine uymak demektir. Çünkü, namaz ve oruç, İslâmiyete uygun olunca, ibâdet olurlar. O hâlde, bütün sözlerini ve bütün hareketlerini İslâmiyete uydur! Çünkü, kim olursa olsun, İslâmiyete uymayan ilimler ve çalışmalar, doğru yoldan sapmaktır ve Allahü teâlâdan uzaklaşmaya sebep olurlar. Peygamberimiz işte bunun için, eskiden kalma ilimleri ve âdetleri neshetti, değiştirdi. O hâlde, İslâmiyetin müsâadesi olmadan ağzını açmamak lâzımdır ve iyi bil ki, senin öğrendiğin ilimlerle Allah yolunda gidilemez. 

Şunu da bil ki, bu yol, kendilerine sôfi, yâni tarîkatçi ismini vererek, tarîkat büyüklerinin yolunda olduklarını iddiâ eden câhillerin, mânâlarını anlamadıkları, İslâmiyete uymayan sözleri ile de gidilemez. Bu yolda ancak, nefis ile mücâdele edenler gidebilir. Nefsin arzularını, şehvetlerini İslâmiyetin dışına taşırmamak lâzımdır. Lâf ile gidilmez. İslâmiyette yeri olmayan sözler ve ilimler ve şehvet ile karışmış gâfil kalb, şekâvet ve felaket alâmetleridir...

Toplam Görüntülenme: 853

Yayın tarihi: Cuma, 07 Aralık 2012

Bunları okudunuz mu?