Ahmed Taberî

Ahmed Taberî rahmetullahi aleyh, Şafiî fıkıh âlimi, vâiz ve hatîbdir. İran’da Taberistan’da doğdu ve orada ilim tahsil etti. Ömrünün sonuna doğru Tarsus’a göç etti. Orada 335 (m. 946) yılında vefât etti. Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman evvel nefsini hesaba çekerek buyurdu ki: 

Ey nefsim! Anladım ki, dünyanın nîmetlerine ve lezzetlerine alışmışsın ve kendini onlara kaptırmışsın! Cennete ve Cehenneme inanmıyorsan, bâri ölümü inkâr etme! Bu nîmet ve lezzetlerin hepsini senden alacaklar ve bunların ayrılık ateşi ile yanacaksın! Bunları istediğin kadar sev, istediğin kadar sıkı sarıl ki, ayrılık ateşi, sevgin kadar çok olur. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim! 

Ey nefsim! Akıllı olduğunu iddiâ ediyorsun ve sana ahmak diyenlere kızıyorsun. Hâlbuki, senden daha ahmak kim var ki, ömrünü boş şeylerle, gülüp eğlenmekle geçiriyorsun. Senin hâlin, şu kâtile benzer ki, polislerin, kendisini aradıklarını ve yakalayınca, idam edeceklerini bildiği hâlde, zamanını eğlence ile geçiriyor. Bundan daha ahmak kimse olur mu? 

Ey nefsim! Ecel sana yaklaşmakta, Cennet ve Cehennemden biri, seni beklemektedir. Ecelinin, bugün gelmeyeceği ne mâlûm? Bugün gelmezse, bir gün elbette gelecek. Başına gelecek şeyi, geldi bil! Çünkü, ölüm kimseye vakit tâyîn etmemiş ve gece veya gündüz, çabuk veya geç, yazın veya kışın gelirim dememiştir. Herkese ânsızın gelir ve hiç ummadığı zamanda gelir. İşte ona hazırlanmadın ise, bundan daha büyük ahmaklık olur mu? O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim! Günahlara dalmışsın. Allahü teâlâ, bu hâlini görmüyor sanıyorsan, kâfirsin! Eğer gördüğüne inanıyorsan, çok cüretkâr ve hayâsızsın ki, Onun görmesine önem vermiyorsun! O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim! Hizmetçin sana itaat etmezse, ona nasıl kızarsın! O hâlde, Allahü teâlânın sana kızmayacağından nasıl emîn oluyorsun! Eğer Onun azâbını hafîf görüyorsan, parmağını aleve tut! Yâhut, kızgın güneş altında bir saat otur! Yâhut da, hamam halvetinde fazlaca kal da, zavallılığını, dayanamıyacağını anla! Yok eğer, dünyada yaptıklarına cezâ vermeyecek sanıyorsan, Kur’an-ı kerime ve yüzyirmidörtbinden ziyâde Peygambere inanmamış oluyorsun ve hepsini yalancı yapmış oluyorsun. Çünkü, Allahü teâlâ, Nisâ sûresinin yüzyirmiikinci âyetinde meâlen, (Günah işleyen, cezâsını çekecektir) buyuruyor. Kötülük eden, kötülük görür. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim! 

Toplam Görüntülenme: 938

Yayın tarihi: Pazar, 02 Aralık 2012

Bunları okudunuz mu?