Yular sahibi kadının oğlu

Şamlı Ebu Kudame isimli bir mücahid, Mescid-i Nebevi’de oturmuş arkadaşlarına, başından geçen enteresan bir hadiseyi anlatıyordu. Gelin, biz de kulak verelim bu mücâhidin anlattıklarına:

“KOCAM ŞEHİD OLDU!..”
Rikka bölgesine gittiğim yıllardan birisinde silah taşımak için satın alabileceğim bir deve arıyordum. Bir gün bir yerde otururken bir kadın çıkageldi ve bana: 
“Ey Eba Kudame! Duyduğuma göre sen, insanları cihada teşvik ediyormuşsun. Allahü teâlâ bana başka kadınlara vermediği ölçüde saç verdi. Ben onları kestim ve ördüm, atlar için onlardan yular yaptım. Herhangi bir kimsenin dikkatini çekmemesi ve ona bakmaması için de onu toprağa, çamura buladım, rengini değiştirdim. Onu beraberinde alıp götürmeni arzu ettim. Cephede ihtiyaç duyarsan onu kullanırsın... Ben dul bir kadınım. Kocam ve ailemden birçokları Allah yolunda şehit oldular. Kocam öldüğü zaman geride; Kur’an-ı kerîmi ezberlemiş, gecelerini namazla gündüzlerini ise oruçla geçiren on beş yaşında çok yakışıklı bir çocuk bıraktı. Allah yolunda cihad etmek üzere onu seninle göndereceğim. Arzu ettiğim sevaptan beni mahrum etmeyeceğini umarım.” 
Saçlarından örülmüş olan yuları ondan aldım ve eşyalarımın arasına koydum. Sonra oğlunu da yanıma alarak diğer mücahidlerle birlikte Rikka’dan çıktık... Düşmanla harb edeceğimiz yere varıncaya kadar konaklamadan yolumuza devam ettik ve güneş batarken müşriklerin topraklarına vardık. Orada indik ve konakladık... Çocuğun uykusu bastırdı ve uyudu. Uykusu esnasında bir ara gülümsediğini gördüm. Uyandığında ona: 
-Sevgili dostum! Uykunda bir ara seni gülümserken gördüm, dedim. Çocuk; 
-Bir rüya gördüm, beni çok şaşırttı ve güldürdü... Kendimi, hurilerle dolu bahçe içerisindeki bir köşkte gördüm. Köşkün en üst kısmında yüzü güneş gibi pırıl pırıl parlayan bir cariye vardı. Eğer Allah gözlerimi korumasaydı gözlerim körelir, odaların ve cariyenin güzelliğinden dolayı da aklımı kaybederdim. Cariye beni gördüğünde; 

“BEN SANA AİDİM!..”
-Merhaba, hoş geldin. Ey Allah dostu ve sevgilisi. Sen benimsin ben de sana aidim, dedi. 
Onu bağrıma basmak istediğimde; 
-Bekle, acele etme. Benimle senin arandaki buluşma yarın öğleden sonra olacaktır, dedi. 
Ebu Kudame: 
-Sevgili dostum, sen hayırlı bir rüya görmüşsün, dedim. 
Bu enteresan hadisenin devamı yarına inşallah...

Toplam Görüntülenme: 1398

Yayın tarihi: Salı, 05 Ocak 2010

Bunları okudunuz mu?