Şaraplar Nasıl Sirke Oldu?..
ONA "SİHİRBÂZ" DEDİLER!..Seyyid Dâvûd, Beyt-i Makdis civârında bir köyde yaşadı. Oradakilerin çoğu Hristiyan olup, bağ ve bahçelerinden elde ettikleri üzümleri şarap yapıp, oradaki Müslümanlardan fâsık, günahkâr olanlara da satmaya başlayınca, Seyyid Dâvûd buna çok üzüldü. Allahü teâlâya duâ edip, yalvardı. Hristiyanların ellerindeki şarapların sirke hâline döndüğü görüldü. Hristiyanlar bu durum karşısında Seyyid Dâvûd'a sihirbâz deyip, oradan başka yerlere gittiler. Daha sonra vâli tarafından onun için bir dergâh inşâ edildi. Pek çok kimse orada ilim ve ahlâk öğrendi. Seyyid Dâvûd bu dergâhta vefât etti ve oraya defnedildi. Sohbetlerinde buyurdu ki:
"Hadis-i şerifte; (Eğer bir kimse Allahü teâlâdan korkarsa, herkes ondan korkar. Eğer Allahü teâlâdan korkmaz ise kendi herkesten korkar) buyurulmuştur. Bu sebeple eğer bir kimseyi bilmek istersen kendisine sorma, yakınlarına bak. Eğer onun yakınları şerli ise araştırmaya lüzûm yoktur. Hemen ondan kaç. Eğer yakınları hayırlı ise ona yaklaş. Meselâ bir âlim etrafında toplanan talebelere ve bir şeyh etrafında toplanan dervişlere bakmalı, eğer bunların işlerinde İslâmiyet'e zıt hâller görülürse onların reisleri de gerek âlim, gerek şeyh, hiç şüphe yoktur ki, dünyâ ehlidir. Eğer halleri İslâmiyet'e tam uyuyorsa âhiret ehlidir."
NURLU VE NURSUZ KALB
"Herkes neyi severse onun zikrini çok eder. Allah'ı seven Allah'ı, Resûlullah'ı sallallahü aleyhi ve sellem seven O'nu, evliyâyı seven evliyâyı çok zikreder, anar. Yâni hiç hatırından çıkarmaz. Nitekim çocuklarını, hanımını, tarlasını, bağını, bahçesini, parasını sevenin bunları hiç gönlünden çıkarmadığı gibi. Herkes kalbini yoklarsa kimi çok sevdiğini anlar. Herkes sevdiği ne emrettiyse onu cânı gibi yerine getirir. Bâzısını yapar, bâzısını yapmazsa sevgisi az, hiç tutmazsa sevmediği anlaşılır.
Bir kimse cümle evliyâya hüsn-i zan etse de içlerinden birine etmese Allah katında hiçbirine hüsn-i zan etmemiş olur..."
Seyyid Dâvûd el-Hüseyni hazretleri, vefatına yakın buyurdu ki:
"Senin, az amel, nûrlu ve parlak bir kalb ile Allahü teâlânın huzûruna çıkman; çok amel, fakat nûrsuz bir kalb ile çıkmandan daha hayırlıdır."