beni En Hayırlıyla Baş Başa Bırak!..
"REHBERİNE KARŞI EDEPLİ OL!..""Karşılıksız, garazsız şeyhine, rehberine hizmet et! Ona karşı son derece terbiyeli ve edepli ol! Gıyabında dahi onun şerefini koru. Huzurunda az konuş. Ona tanzim ve vakarla bak. Kardeşlerine öğüt ver, kalplerini kazanmaya çalış. İnsanların arasını bul..."
"Kalbini zikir ile, kalıbını da fikir ile tamir edip güzelleştir. Gayen su üstünde yürümek, havada uçmak olmasın. Bunları balıklar ve kuşlar da yapıyor. Himmet kanatlarıyla sonsuzluklara uçabiliyor musun? Sen ona bak!"
Bu mübarek zat, şöyle bir hadise anlatır:
"Çölde gidiyordum. Oturan bir kimse ile karşılaştım. Selâm verdim, cevâbını verdi, önce konuşmak istemedi. Biraz sonra, 'Allahü teâlânın zikri ile meşgul olmak lâzım. Çünkü, O'nu hatırlamak kalblerin şifâsıdır. Ne yazık ki, insanoğlu bundan gafildir. Halbuki ölüm ona çok yakındır. Allahü teâlâ her an onu görmektedir' dedi ve ağlamaya başladı. Ben de ağladım...
Bir müddet sonra ona, 'Efendim! Sizin, bu çöl ortasında tek başınıza kalmanızın hikmeti nedir?' dedim. Bana, 'Yalnız değilim, Allahü teâlâ benimledir. Bunun için hiç yalnızlık hissetmiyorum' dedi. Kalkıp hızlı hızlı yürümeye başladı. Bir taraftan da 'Ey benim Allahım! İnsanların çoğu seni bırakmış, başkalarıyla meşguller. Halbuki sen, bütün yaratılmışların yaratanısın. Ey kimsesiz kalanların sığınağı! Ey her şeyin sahibi olan Allahım!' diyordu... Ben de peşinden takip etmeye başladım. Bir ara bana dönerek, 'Rabbim, sana afiyetler ihsân eylesin. Bana değil, benden daha hayırlı olana koş. Beni en hayırlı olanla baş başa bırak, beni meşgul etme. Geriye dön!' dedi ve gözden kayboldu. Daha sonra da onun vefat ettiğini öğrendim..."
"ÖLDÜKTEN SONRA BELKİ!.."
Ahmed-er Rufâi hazretleri, şiddetli bir ishal hastalığı sonunda Mısır'da vefat etmiştir. Vefatından önce şöyle buyurdu:
"Beni dilenci keşkülü yerine koymayın, tekkemi bugün harem, öldükten sonra mezar etmeyin. Ben Hak tealâdan tek olarak yaşamayı diledim, O beni toplum içinde yaşattı. Öldükten sonra belki o muradıma erişirim. Toprak üstünde her ne varsa eninde sonunda yine toprak olacaktır..."