biraz Yavaş Konuş Herkes Duyacak!..
GAFLETTEN KURTULMAYA ÇALIŞ!Yine buyurdu ki:
"Büyük bir kalabalık, bir yere toplansa ve biri, içinizden 'akşama kadar kim yaşayacak, bilsin' dense, kimse bilemez. İşin şaşılacak tarafı şurasıdır ki, eğer o kimselere; 'Öyleyse, ölüm için gerekli hazırlığı yapan, ayağa kalksın' dense kimse ayağa kalkmaz. Bu gafletten kurtulmaya çalışmalıdır."
Süfyân-ı Sevri hazretleri bir defâ devrin halifesiyle namaz kılıyordu. Halife namaz kılarken devamlı sakalıyla oynuyordu. Süfyân hazretleri namazdan sonra;
"Ey Halife! Namaz kılarken lüzumsuz hareket yapılmaz. Yarın kıyâmet günü böyle kıldığın namazları paçavra gibi yüzüne çarparlar" buyurunca, Halife;
"Biraz yavaş konuş etraftakiler duyacaklar" dedi. Süfyân hazretleri;
"Eğer, böyle önemli bir meseleyi izâh etmezsem, dinin emrini yerine getirmemiş olurum. Bu ise bana yakışmaz" buyurdu.
Bu söz hâlifeye çok acı geldi. Kendisine başkalarının da söz söyleyememesi için darağacının kurulmasını ve âleme ibret için asılmasını emretti!..
"YARIM KALAN İŞLERİM VAR!"
Darağacının kurulduğu gün, Süfyân hazretlerinin yanında Fudayl bin İyâd ve Süfyân bin Uyeyne hazretleri olduğu halde uyuyordu. Bu iki büyük zat, onun asılacağını öğrenmişlerdi. Birbirlerine;
"Asılacağını uyanıncaya kadar bildirmeyelim" derken işitti ve;
"Ne konuşuyorsunuz?" buyurunca, durumu Süfyân-ı Sevri'ye anlattılar. O da;
"Ben yaşamaya hevesli biri değilim. Fakat, dünyâda yarım kalan, yapmam lâzım gelen işler var" buyurdu. Gözleri dolu dolu oldu ve;
"Ey Allah'ım! Onları şiddetli bir cezâya çarptır!" diye duâ etti. Daha duâsı biter bitmez sarayın kubbesi çöktü. Halife Câfer ve adamları altında kalarak can verdi. O iki büyük zât;
"Bu kadar çabuk kabûl olunan bir duâ bilmiyoruz" dediler...