İbn-ür-rıfâî'yi Üzen Adam!..

İbn-ür-rıfâî'yi Üzen Adam!..
"FAKİRLER SENDEN ŞİKÂYETÇİ!"
İbn-ür-Rıfâi buna; "Fakirlerin çoğu senden şikâyetçi" dedi. O ise, pişman olup özür dileyeceği yerde, İbn-ür-Rıfâi'yi de kendisine yalancı şâhid göstererek; "Sen de bilirsin ki, yalan söylüyorlar. Ben onların söyledikleri gibi değilim" dedi. Bu hâle çok üzülen İbn-ür-Rıfâi ona; "Eğer doğru söylüyorlar ise, o zaman sen bilirsin" dedi. Daha sözü bitmeden İbn-i Verşâne yere düştü ve oracıkta son nefesini verdi...
Tâcüddin bin Rıfâi bir köyden geçiyordu. Orada kendisinin büyüklüğünü, yüksekliğini inkâr edenler vardı. İbn-ür-Rıfâi, o köyde cimriliği ile tanınan bir kimseden bir tavuk satın almak istedi. O da verdi. Tavuğu kesip pişirdiler ve birlikte yediler. Bâzı köylüler kemiklerini kapalı bir kaba koydular. Tâcüddin bin Rıfâi'nin büyüklüğünü inkâr edenler de orada idi. İmtihân etmek ve kendisini zor durumda bırakmak için; "Bu tavuğun civcivleri vardı. Şimdi onlar anasız kaldı" dediler. İbn-ür-Rıfâi, bunların maksatlarını anlayıp, yedikleri tavuğun kemiklerinin bulunduğu kapalı kaba işâret etti. Allahü teâlânın izni ile o kaptan bir tavuk çıktı ve civcivlerin yanına gitti. Onun bu kerâmetine gözleriyle şâhid olan inkârcılar, hemen tövbe ve istigfâr ettiler.

ONA HEP SABREDERDİ...
Irak'ta Tâcüddin bin Rıfâi'nin büyüklüğünü inkâr eden biri vardı. Ona dil uzatır, eziyet ve sıkıntı verirdi. Fakat Tâcüddin hazretleri buna hiç cevap vermez, hep sabrederdi. Bir gün bu kimse, Şam'a gitmek üzere yola çıktı. Yolda hastalandı ve öldü. Bu sırada Tâcüddin bin Rıfâi talebeleri ile sohbet ediyordu. Sohbet esnâsında; "Bizi inkâr edip, eziyet ve sıkıntı veren falan kimse, Şam yolunda, falan yerde hastalandı ve öldü. Fakat öldüğü yer yol üstü olmadığından, cenâzesi orada günlerce güneş altında kalır, kimse göremez" dedi. Talebelerinin hepsi hayrette kaldılar. Sonra o kimse, gittiği Şam seferinden dönmedi. Merak edip araştırdılar. Hakikaten durum, Tâcüddin bin Rıfâi'nin bildirdiği gibi olmuştu.

İnsanlara Allah Için Nasîhatte Bulun

Vehbi Tülek

Şükür, Nimeti Değil, Onu Vereni Görmektir

Vehbi Tülek

Dünyâ Için, Dünyâda Kalacağın Kadar Çalış!

Vehbi Tülek

Resûlullah Efendimiz Eshâbı Ile Şakalaşırdı

Vehbi Tülek

Nil'in Suları Azalmış Ve Kıtlık Başlamıştı

Vehbi Tülek