İbrâhim Metbûlî Hazretleri
KUDÜS'TEN HASANKEYF'E...Talebesinden Yûsuf el-Kürdi şöyle anlatır:
"Bir gece, memleketim olan Hasankeyf'teki âile efrâdımı özledim. Hocam Metbûli'ye, ikindi namazından sonra bu arzumu bildirdim. Bana; 'Allahü teâlânın izniyle senin dileğin yerine gelecektir' buyurdu. Bir anda kendimi, Hasankeyf'te gördüm. Evimize girdim. Anneme ve babama selâm verdim. Onların yanında bir müddet kaldım. Sonra, hocam Metbûli'yi görmeyi arzuladım. Annem ve babamdan izin isteyip, şehrin dışında bir yere çıktım. O esnâda kendimi Kudüs'te buldum."
İbrâhim el-Metbûli, talebelerine buyurdu ki: "İnsanın tapındığı, yâni ömrünü kendisi için harcayıp, çok sevdiği şeyler çeşit çeşittir. İnsanların bir kısmı, nefsine, bir kısmı çocuğuna, bir kısmı malına, bir kısmı parasına, bir kısmı hanımına, bir kısmı, makam ve mevkiye tapar... Herkes gönlünü bunlardan birisine bağlamıştır. Bunların bağından kurtulmak çok zordur. Bunlara tapınmaktan sadece; kendine, malına, makamı ve mevkiine güvenmeyip, her şeyin sâhibi ve yaratıcısı Allahü teâlâya hakkıyla kulluk yapamadığını bilip, yaptıklarını hep kusurlu ve noksan görerek, nefsini ayıplayanlar kurtulabilir..."
"Bir kimse yalnız Allahü teâlâyı düşünürse, ona hiçbir şey ve kimse zarar veremez."
"Tevekkül, kalbinin ve nefsinin meylettiği her şeyden uzaklaşmaktır."
"Sâlihlerle sohbet etmek, onlarla berâber bulunmak kalpte iyilik meydana getirir. Bozuk kimselerle sohbet etmek ve onlarla berâber bulunmak kalpte fesâd ve kötülük meydana getirir."
İSTİFADE ETMEK İÇİN!..
"Hocalarımın huzûruna girdiğim zaman, onları görmenin ve sohbetlerinde bulunmanın bereketini istediğim için dünyâ düşüncelerini tamâmen unuttum. Çünkü bir kimse hocasının huzûruna dünyâ, mal ve makam düşüncesiyle girerse onu görmenin ve onunla bulunmanın bereketini bulamaz ve sözlerinden istifâde edemez."
İbrâhim el-Metbûli vefat etmeden önce buyurdu ki:
"Tekebbür etme, tevâzu sâhibi ol. Böylece yüksek mertebelere kavuşursun..."