bu Da Geçer Yâ Hû...
Aradan yıllar geçer...Derviş, Şakir Efendinin çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun uzun düşünür...
Birkaç yıl sonra, Derviş'in yolu yine aynı köye düşer. Şakir Efendiyi sorar. "Haa o Şakir mi?" der köylüler, "O iyice fakirleşti, şimdi Haddad'ın yanında çalışıyor..."
Derviş hemen Haddad'ın çiftliğine gider, Şakir Efendiyi bulur. Her şeyini kaybedip fakir düşmüş ve ailesi ile birlikte üç yıldır Haddad'ın hizmetkârıdır. Şakir, bu kez Derviş'i son derece mütevazı olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır... Derviş, vedalaşırken Şakir Efendiye olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu söyler ve Şakir Efendiden şu cevabı alır:
"Üzülme... Unutma, bu da geçer..."
Derviş gezmeye devam eder ve yedi yıl sonra yolu yine o bölgeye düşer. Şaşkınlık içinde olan biteni öğrenir. Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir Efendiye bırakmıştır. Şakir Efendi Haddad'ın konağında oturmaktadır, kocaman arazileri ve binlerce hayvanı ile yine köyün en zengin insanıdır. Derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır:
"Bu da geçer yâ hû..."
Bir tepeyi işaret ederler!..
Bir zaman sonra Derviş yine gelir ve Şakir Efendiyi arar. Ona bir tepeyi işaret ederler. Tepede Şakir Efendinin mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır:
"Bu da geçer yâ hû..."
Derviş, "Tamam, bu dünyada her şey geçicidir, fakat ölümün nesi geçecek?" diye düşünür ve gider...
Ertesi yıl Şakir Efendinin mezarını ziyaret etmek için geri döner; ama ortada ne tepe vardır ne de mezar. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir Efendiden geriye bir iz dahi kalmamıştır...