hocanın Kadrini Kıymetini Bil!
"O ZAT, HAZRETİ HIZIR İDİ!"Abdürrahim Efendi, sepeti açınca o zât içinden bir elma alıp yoluna devâm etti. Abdürrahim Efendi de hocasının huzûruna gidip sepeti önüne koydu. Eşrefzade Rûmi, sepete bakınca; "Abdürrahim, bu elmaların birisi eksik" dedi. O da; "Bir zât aldı" dedi. Hocası; "Hızır'ı görsem deyip dururdun, fakat bilsem demezdin. O zât Hızır idi. Gördün, fakat bilemedin" dedi. Bunun üzerine Abdürrahim Efendi; "Ah görsem ve bilsem" diye Eşrefzade Rûmi'den ricâda bulundu. Hocası; "İnşaallah bu gece görürsün" buyurdu...
Abdürrahim Efendi gece dergâhın bahçesinde, Hızır aleyhisselâmı gördü. Ondan duâ istedi. Hızır aleyhisselâm da; "Yâ Abdürrahim! Hizmetinde olduğun zâtın kadrini ve kıymetini bil. Ondan hayır duâ iste, bizden değil. Bir üstada talebe olan, sadece ona hizmet etsin ve ondan himmet beklesin. Başkasına bakmasın, Hızır bile olsa" buyurup gözden kayboldu...
"KORKUT'TAN EVLAT GELMEZ!"
Şehzâde Korkut'un annesi olan Sultan İkinci Bâyezid'in hanımı, bir gün Abdurrahim Tırsi'nin hanımından; "Abdürrahim Tırsi'den ricâ edip, yardım taleb ederiz. Sultan Bâyezid'den sonra oğlum Korkut pâdişâh olsun" diye ricâda bulundu. O da bu dileği beyine söyledi. Bu hanım, bir gece rüyâsında Peygamber efendimizin huzûrunda bir meclisin kurulduğunu gördü. Abdürrahim Tırsi de orada idi ve Peygamber efendimize şehzâdelerin hangisinin tahta geçmesinin daha uygun olacağını soruyordu. Sultan-ül-Enbiyâ buyurdu ki: "Padişah olacak olan, Sultan Selim'dir. Abdürrahim Tırsi'nin dileği de budur." Uyanınca hanımı hemen Abdürrahim Tırsi'nin yanına gidip rüyâsını anlattı ve; "Niçin Şehzâde Selim'in pâdişâh olmasını istediniz?" dedi. Bunun üzerine Abdürrahim Tırsi; "Ey hocamın kızı! Şehzâde Korkut'tan evlat gelmez. Âl-i Osmân'ın nesli yok mu olsun? Bu, Hak teâlânın rızâsına muhâliftir" buyurdu.
Abdürrahim Tırsi, 1520 (H.927) senesinde İznik'te vefât etti. Vefat etmeden evvel: "Allahü teala bilir ki, Sultan Selim de bu sene vefat etse gerektir" buyurdu. Nitekim birkaç ay sonra da Sultan Selim vefat etti...