İlm-i Meknûn sır Ilmi
Biliniz ki, ilim üç kısımdır. Birincisi, Âdemoğlunun ilmidir. İkincisi, meleklerin ilmidir. Üçüncüsü ise, mahlûkâtın ve mevcûdâtın ilmidir. Bu kısımlardan başka dördüncü kısım vardır ki, bu da Allahü teâlânın ilmidir. Bu ilme, ilm-i meknûn (sır ilmi) da denir. Bu ilmi, Allahü teâlâdan başka kimse bilmez. Hadis-i şerifte buyruldu ki: "İlim Çin'de de olsa alınız." Başka bir hadis-i şerifte ise; "Ümmetimin âlimleri, İsrâiloğullarının peygamberleri gibidir" buyuruldu...
Her beldeye tabib-i hâzık olan bir âlim lâzımdır. Bu âlim sebebiyle insanlar tedâvi olup, dertlerine derman bulur. Bu âlimi terk edenler, ilacı terk etmişler demektir. Böyle kimselere lâyık olan, hastalık içinde bulunmaktır...
"ELİNİ GÖĞSÜNE KOY!.."
Kalbinin ürperdiği işi yapma! Nefsine uyma! Şüphe ettiğin işlerde kalbine danış! Hadis-i şerifte buyruldu ki: "Nefse sükûnet ve kalbe ferahlık veren iş, iyi iştir. Nefsi azdıran, kalbe heyecan veren iş günahtır." Yine hadis-i şerifte; "Helâl olan şeyler bellidir. Haramlar da bildirilmiştir. Şüpheli olanlardan kaçınız. Şüphesiz bildiklerinizi yapınız!" buyuruldu. Bu hadis-i şerif gösteriyor ki, şüphe edilen ve kalbi sıkan şeyi yapmamalıdır. Şüphe edilmeyeni yapmak câiz olur. Şüpheli bir şeyle karşılaşınca, eli kalb üzerine koymalı. Kalp çarpması artmazsa, o şeyi yapmalı. Eğer fazla çarparsa, yapmamalıdır. Hadis-i şerifte buyruldu ki: "Elini göğsüne koy! Helâl şeyde kalp sâkin olur. Haram şeyde çarpıntı olur. Şüpheye düşersen yapma! Din adamları fetvâ verseler de yapma!" Îmânı olan kimse, büyük günâha düşmemek için, küçük günahtan kaçar...