ona, Ömrümden Hîbe Ettim!
"NİÇİN HASED EDİYORSUN!"Abdullah Haddâdi bir sohbetinde buyurdu ki: "Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri buyuruyorlar ki: Ey mümin! Ne oluyor ki, seni, komşunu; yemede, içmede, giymede ve başka şeylerde kıskanır görüyorum. Bu nasıl iş? Bilmiyor musun ki, bu senin imânını zayıflatır. Mevlânın yanında kıymetin kalmaz. Seni, Allahü teâlânın gazabına uğratır. Resûl-i ekrem bir hadis-i şerifte; (Ateş odunu yiyip bitirdiği gibi, haset de iyilikleri yer) buyurdu. Sen, haset ettiğin kimseyi, hangi ve ne hususta haset ediyorsun. Onun kısmeti için mi, yoksa kendi kısmetin husûsunda mı haset ediyorsun? Eğer onu, Allahü teâlânın ona kısmet olarak verdiği şeyde haset ediyorsan, ona haksızlık etmiş olursun. Haset ettiğin kimse, Allahü teâlânın kendisi için takdir ve taksim ettiği nimetin içerisinde bulunmaktadır. Sen onu, Allahü teâlânın bu ihsânından dolayı haset etmekle, ne kadar haksızlık ve cimrilik yaptığını, ne kadar akılsızlık ettiğini biliyor musun? Eğer onu, sana takdir edilenin onun eline geçeceğinden endişe ederek kıskanıyorsan, bu senin çok câhil olduğunu gösterir. Çünkü senin kısmetini başkası yiyemez..."
"DUAMIZ KABÛL OLDU"
Seyyid Abdullah Haddâdi hazretleri bir gün talebesi Şeyh Hüseyin bin Muhammed ile birlikte hac için yola çıktı. Medine-i münevvereye vardıklarında talebesi orada hastalandı. Talebe nerede ise vefât edecekti. Seyyid Abdullah Haddâdi hazretleri hastanın başı ucuna oturduğunda onun ömrünün bittiğini anladı. Oradaki talebelerine; "Her biriniz onun selâmeti için duâ edin" buyurdu. Seyyid Ömer Emin isimli talebe; "Efendim ben ömrümden bir kısmını ona hibe ettim" dedi. Bunun üzerine Seyyid hazretleri Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kabr-i şerifine gidip duâ etti ve şefâat istedi. Ziyâretten sonra Seyyid Abdullah Haddâdi sevinçle; "Allahü teâlâ duâmızı kabûl etti" buyurdu. Allahü teâlânın izni ile talebesi Şeyh Hüseyin hastalıktan kurtuldu, fakat hasta arkadaşına ömründen bir kısmını bağışlayan talebe kısa bir zaman sonra hastalandı. Seyyid Abdullah buyurdu ki: "Bu sene Şeyh Hüseyin vefât etse gerektir!.." Buyurduğu gibi o sene Şeyh Hüseyin Mekke-i mükerremede vefât etti.