ya O Yiğidin Hâli Ne Oldu?
"BUNUN ASLI NEDİR Kİ?"Menakıb-i Cihar-yar-i Güzin kitabında geçen bir kıssa şöyledir:
Hazret-i Molla Abdürrahmân Câmi'nin "kuddise sirruh" (Şevâhid-ün Nübüvve) adlı kitâbından tercüme olunmuştur:
Hazret-i Ömer "radıyallahü teâlâ anh" halife iken, Eshâb-ı Güzin "rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma'in" hazretlerinden birisini serdâr (komutan) tayin edip, İslâm askeri ile gazâya göndermişti. Askerler gittikten sonra, bir gün hazret-i Ömer "radıyallahü teâlâ anh" oturduğu yerde, üç kerre sesli olarak "lebbeyk" dedi. Hiçbir kimse bunun sırrına vâkıf olmayıp, sormaya da kimse cesâret edemedi. Zirâ Hazret-i Ömer "radıyallahü teâlâ anh" çok fazla şanlı idi. Kimse teklifsiz huzûrlarında söz söyleyemezdi. Bu hâlin olduğu günün târihini yazdılar. "Görelim bunun aslı nedir", dediler...
Bir zamân sonra o serdâr ve askerleri, nice fetihler yapıp, sâlimen ve ganimetler ile geri geldiler. Serdâr, Hazret-i Ömer'e "radıyallahü teâlâ anh" sefer ahvâlini bir bir anlattı. Hazret-i Ömer buyurdu ki:
"Ya o yiğidin hâli ne oldu" dedi. O da, dedi ki:
"Allahü teâlâ hazretlerine ma'lûmdur, yâ Ömer! Kasd ile olmadı. Soyunup, suya girdi. Meğer o su gâyet soğuk olup, tâkat getiremeyip, üç kerre; 'yâ Ömer diye' bağırdı ve rûhunu teslim etti...
"EVLADINA DİYETİNİ ÖDE!"
Hazret-i Ömer "radıyallahü teâlâ anh" buyurdu ki:
"Benden sonra âdet olmayacağını bilsem, seni katlederdim. Ammâ var git, o yiğidin evlâdına akça borcunu ver, yani diyetini öde!"
Hazret-i Ömer "radıyallahü teâlâ anh" bu derece âdil idi. Askerin ahvâline çok fazla alâka gösterirdi. Hattâ o yiğidin vefât ettiği yer bir aylık yol idi. Bu uzaklıkdaki yoldan çağırdığı gibi, Medine-i münevverede, izzet ve saâdet ile oturduğu yerde, o yiğidin bağırmasını işitip, üç kerre "lebbeyk" demesinin sebebi bu idi...