III. Murad gülerek cevap verdi:-Dahası var hocam...O dükalık, İspanyol kralına dahi, vergi ödeyip durur...Şeyhülislam Çivicizade Hacı Mehmet Efendi, emin olmak istedi:-Yani Müslüman-Arap kardeşlerimizi katlettikleri için harp halinde olduğumuz İspanya'nın adamı mıdır Sultanım?-Evet öyle derim Hoca...Başdefterdar (Maliye Vekili) söz istedi...Veziriazama bakarak:-1 milyon düka altını, Hazine-i Şahane için ne ola ki Devletlûm!..Cenab-ı Hakka şükürler olsun ki, bu miktar akçeyi Sultanımız Efendimiz, her kandil gecesinde fukaraya tasadduk eyler.Reisülküttab (Hariciye Vekili) Abdülmuhyi Paşa da söz istedi:-Devletlû Efendimizin, Polonya tahtı için münasip gördükleri zatı sormaya cür'et eylesek?Cihan Padişahı kaşlarını çattı:-Sen ki bu Devlet-i Aliyye'nin düvel-i saire ile arasını ıslah ve halle muvazzafsın... Asıl biz senden, bu işe muvafık birini sual eyleriz Paşa!...Hariciye vekili mahçup olmakla beraber, çabuk toparlandı:-Sizin önünüze geçmek ne haddimize Sultanım!.. Evvela Devletlû Efendimizin fikirle rini öğrenmek boynumuzun borcudur. Arzederim ki, bu taht için en münasip fert, İsveç kralının oğlu Sigismond kulunuzdur.-Berhüdar olasın Paşa... Biz dahi aynı kimseyi düşünür idik...Avrupa canibinde mevcut casus ve mutemed ademlerimiz, bu şahsı münasip görürler...Hoca Sadeddin Efendi söz aldı:-Zannımızca Sigismond'un ana tarafı, Yagellon hanedanından gelir...-Öyledir Hocam... Malum-u Âlileri Yagellon Hanedanı, Leh milletince pek sevilirler. Üstelik Leh Hükûmet reisi Zamovski de bu zatı tavsiye eyler.Zamovski gerçek Osmanlı dostu idi. Erdel prensinin kız kardeşiyle evlenmişti. Erdel eyaleti, Osmanlı devletine tabi olduğu için, akrabalık bağları da mevcuttu. Divan-ı Hümayun, bu zatın desteklediği kimseyi, Polonya tahtına geçireceğe benziyordu. Fakat Sadrazam endişeliydi:-Velakin bu Sigismond nam kimse, Protestan mezhebinden değil midir? Diye sordu. Reisülküttap cevap verdi:-Evet öyledir...Ve dahi Lehistan ahalisi ise, Katolik mezhebindendir...-Katolikler ile Protestanlar, birbirlerinin kanlarını içebilir derler de!..Sadeddin Efendi araya girdi:-Ne endişe buyurursunuz Efendiler...Elbet Devletlû Padişahımız bu hususu da düşün müş olsalar gerektir.Hakikaten III. Murad Han kestirip attı:-Katolik milletin kralı Protestan olamaz ya...Sigismond da Lehistan tahtına geçer geçmez Katolikliği kabul edecektir. Kat'i teminat aldık.-Ferman Sultanımızındır Efendimiz...diyen Veziriazam hâlâ endişeliydi. Padişah tekrar sordu:-Merakınız nicedir Paşa?...Açıkça beyan edesüz!... Burası meşveret divanıdır. Her fert fikrini, sualini ve dahi cevabını açıkça beyan eylemez ise, doğru yolu nice buluruz?..-Bizi bağışlayın Sultanım.. İlla ki düşüncemiz, istikbal için olupdur. Bu Sigismond' un pederi olan İsveç Kralı ölür...-Oranın kralı da olabilir.-İsveç milleti Protestan... Kralı Katolik olabilir mi Efendimiz?-Sigismond bizim arzumuz üzerine Lehistan krallığını tercih edecektir.Reisülküttab izahat verdi:-Lehistan vilayeti hem daha büyük, hem de zengin bir ülkedir. İsveç memleketi, sairede adı sanı dahi bilinmez. Böyle bir ülkede kim krallık ister? Yalnız bir şey var Sultanım...-Gene Sigismond hakkında mı?-Beli Sultanım!... Alaman İmparatoru kendi oğlunu Sigismond'un kızkardeşi ile evlendirmek istermiş...-Demek ki bu yolla Polonya'ya hakim olmak ister!..Hoca Sadeddin Efendi, İspanyollar kadar Almanları da sevmezdi. Derhal izin istedi. Fakat Padişah, önce kendisi konuştu:-Alamanya ile yeni gelişen Urus kafiri arasında, kuvvetli bir Polonya'nın bulunması Devlet-i Aliyye'nin müstakbel menfaati iktizasıdır. O sebeple, Lehistan beldesine yanaşması kat'i olarak önlenmelidir.Hoca hazretleri de aynen böyle düşündüğü için, rahat bir nefes aldı ve:-Cenab-ı Hak ömrünüzü müzdad eylesin Sultanım... Böyle bir izdivaç dileği belirdik te, Sigismond'un kulağına kar suyu kaçırılması muktezadır. Mesela, başka birinin krallığa daha layık olduğunun fısıldanması kifayet eder. Zaten müteveffa kral Bartory'nin yeğeni bekler durur!..-Pek haklısınız Hocam, pek haklısınız. Allah sizi ve sizin gibi âlimleri başımızdan eksik eylemesin... Sizler yolumuzu aydınlattıkça , dünya ve ahiretimiz mamur olur inşaallah.Ak sakallı hocasının gözleri daldı:-Bartory dedik de Sultanım, Cennetmekan pederiniz, Selim-i Sâni Han hazretleri hatırımıza geldi. Tıpkı bu günkü gibi olmuştu. Krakovi (Polonya'nın o zamanki başşehri) tahtı gene boşalmıştı. Aynen sizin gibi düşünen peder-i âliniz, yazdırdığı tek mektupla işi halledivermişti.-Hatt-ı Hümayun'un meâli hatırınızda mı Hocam?-Nasıl hatırlamam devletlûm!... Padişah hazretleri bizzat bize yazdırmışlardı. Şöyle diyorlardı: "..Hak Sühanehû ve teâlâ Hazretlerinin uluvv-i inayetleri ile müşarün ileyh karındaşınızı vilayet-i Leh'e kral olarak tayin eyledik...Şöyle ki, emr-i şerifime mugayir iş edesiz, asla özrünüz makbul olmaz. Ana göre tedarik eyleyesüz, vesselam...-Biz dahi buna benzer bir name yazıp imzalayalım Hocam...-Ferman Sultanımızındır Devletlûm...Sultan III. Murad'ın sadık bendelerinden Turgut Çavuş, 17 gün sonra Ferman-ı Hümayunu Polonya Başbakanına teslim etti.Başbakan Zamovski, Başkent Krakovi'de Leh Diyet Meclisini topladı..Saygı ile öpüp 3 kere başına koyduğu padişah emrini yüksek sesle temsilcilere okuduktan sonra Kral Sigismond, Turgut Çavuş'un huzurunda Polonya tacını giydi. Sene 1587.İşte böyle. Osmanlı Padişahı Dünyanın 3 kıtasına hükmeden hükümdarlara, işte böyle hükmediyordu.