Abdülcelîl Çelebi
* Kibir-hırs ve şehvet kokusu, söz söylerken ağzında soğan gibi kokar. O koku yüzünden duan reddedilir. O kalp, o koku ile içini dışına vurur.* Kötü yaratılışlı kişi Allah'a yalvaramasın diye Allah ona dert keder vermez. Unutma, Firavun'un başı bir kez bile ağrımadı.
* Dert; Allah'ı gizlice anmana vesile olacaksa tüm dünya malından yeğdir. Dertsiz dua soğuktur. Dertli dua gönülden, aşktan gelir.
* İhtiyatsızlık, tedbirsizlik; pişmanlıktır.
* İyilik ettiğin kişinin şerrinden sakın.
* Sohbet var; keskin kılıca benzer, bostanı, ekini kış gibi keser biçer. Sohbet var; ilkbahar gibidir, her tarafı yapar, sayısız meyveler bitirir.
* Tedbir ve ihtiyat bastonun yoksa, bari gözü gören birine tutun.
* Bir dertlinin dert ve elemini dinlemek ona verilecek en büyük hediyedir.
* Tereddüt, hapis ve zindandır. Ruhu çeker de bir yana yönelmesine engel olur.
* Acı; tatlı dudakların tesiri ile tatlılaşır. Diken, gül bahçesi nedeni ile gönül çeker hale gelir.
* Kılavuzsuz yola gidene iki günlük mesafe yüz yıl olur.
* Sabır; sıkıntıların anahtarıdır.
* Hırs sahibi, mahrumdur.
* Dosttan gelen bir cefa; yabancının üç yüz bin cefasından daha ağırdır.
* İnsanların uğradıkları bela ve mihnet, dikkâtli bakarsan alışmadıkları şeyden meydana gelir.
* Ya doğru ol, doğruluğunu göster; yahut sus da merhamete eriş.
Abdülcelil Çelebi, Abdülcemil Çelebi'ye icâzet vererek yerine geçirdi. Kendisi de sıla-i rahm için memleketine gitmek üzere bütün talebeleri ve sevdikleri ile helâllaştıktan bir süre sonra vefât etti...