Abdullah Bin Nafi

Abdullah Bin Nafi
Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) mucizelerinden bazıları da, önceden haber verdiği bazı hadiselerin, zamanı gelince vuku bulmasıdır. Bunlardan bazıları:
Osman-ı Zinnûreyn'in (radıyallahü anh) Kur'an-ı kerim okurken şehit edileceğini, Ali'nin (radıyallahü anh) mübarek başından, İbn-i Mülcem'in kılıcı ile yaralanarak şehit olacağını haber verdi. Hattâ hazret-i Ali İbn-i Mülcem'i gördükce; mübarek başını gösterir. (Bunu ne zaman kana bulayacaksın) buyururdu. İbn-i Mülcem bundan Allahü teâlâya sığınır, (Mademki, böyle alçak, kötü bir işin zuhûru Resûlullah efendimiz tarafından haber verilmiştir. Ey Ali, sen beni öldür. Bu kötü işe alet olup da, kıyamete kadar lanete dûçâr olmayayım) diye rica ederdi. Hazret-i Ali "Katilden önce ceza olamaz. Vuku bulduktan sonra kısas olursun" cevabını verirdi. Bunlar da tamamı ile vaki oldu...
Hendek gazasında Ammâr bin Yâser'e (radıyallahü anh) (Sen bâgiler tarafından öldürüleceksin) buyurmuşlardı. Daha sonra Sıffin'de şehit edildi.
Berâ bin Mâlik (radıyallahü anh) için, (Saçları dağınık ve kapılardan kovulan öyle kimseler vardır ki, bir şey için yemin etseler, Allahü teâlâ onları doğrulamak için, o şeyi yaratır. Bunlardan birisi Berâ bin Mâlik'tir) buyurmuştur. Ahvâz muhârebesinde İslâm askeri, Tüster kalesini altı ay muhasara edip, seksen gün kale kapısında harp ettiler. İki taraftan da çok kimse öldü. Eshâb-ı kirâm "aleyhimürrıdvân" arasında Resûlullah efendimizin bu sözü bilindiğinden, Berâ bin Mâlik'in huzuruna toplandılar. Kalenin fethi için yemin etmesini rica ettiler. Bunun üzerine Berâ bin Mâlik hem kalenin fethi, hem de kendisinin şehitlik mertebesine ulaşması için yemin etti. O gün kendisi şehitlik mertebesine kavuştu. O gece de kalenin fethi ile, ehl-i İslâm, Allahü teâlânın nusretine [yardımına] ve zafere ulaştı.

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek