Affa Sarıl, Iyiliği Emret, Câhillerden Yüz Çevir

Süfyân bin Uyeyne’ye “Sen, Kur’ân-ı kerîmden her bilgiyi çıkardın. Mürüvvet ile ilgili bir âyet-i kerîme okur musun?” denildi. O da, meâlen; “Affa sarıl, iyiliği emret, câhillerden yüz çevir” (A’râf-199) âyet-i kerîmesini okudu. Bu âyet-i kerîmede mürüvvet; güzel âdâb ve ahlâk, Allahtan gelene rızâ göstermek, başkasını affetmek, nefse, iki dünyânın iyiliğine vesile olan iyiliği emretmek, câhillerden yüz çevirmek emredilmektedir. Kur’ân-ı kerîmde: Kötülüğe, iyilik ile karşılık vermek, iyiliğe iyilik ile mukâbele etmek, orta yolu tutmak işlerinde ve tedbîri iyi yapmak hakkında, mürüvvet ile alâkalı pekçok âyet-i kerîme vardır... Hediye, Resûlullahın (aleyhisselâm) sünnet-i seniyyesi, sultanların âdeti ve sevgisinin anahtarıdır. Hediye vermek, insanların gönüllerini kazandırır. Dostların birbiri ile hediyeleşmesi, iyilik ve lütuf, sultanın hediyesi ise şereftir.”
Esmâî dedi ki: Âlimlerden birisine mürüvvetin ne olduğu sorulduğunda; “Mürüvvet; açık bir kapı, kaldırılmış bir perde, ortaya konulmuş bir yemek, kabûl edilmiş bir sözdür” dedi.
Muhammed bin Harb el-Hilâli’ye sorulduğunda “Mürüvvet; ıslâh etmek, yemek yedirmek, iyi kimselerle oturup kalkmak, aklın kabûl edeceği şeyleri haber vermektir” diye cevap verdi.
Mis’ar bin Kedâm “Mürüvvet; dinde âlim olmak, ana-babaya iyilik etmek, güneş doğuncaya kadar mescidde kalmaktır” dedi.
Ramazân-ı şerîfin mürüvvetine dâir: Zaman içerisinde Ramazân-ı şerîf, insanlar arasında Resûlullah (aleyhisselâm) gibidir. Ramazân-ı şerîf, oruç, devamlı ibâdet, Allahü teâlâyı daha çok zikir, fakirlere ve dostlara yedirme ve teravih ayıdır.
Ev sahibinin mürüvveti: Misâfirine ikram etmesi, bizzat kendisi hizmet etmesi, onun hizmetini başkasına bırakmaması, ona güleryüz göstermesi, yakınlığı temin etmek için, güzel ve tatlı sözler ile konuşmasıdır. “En büyük mürüvvet; başkasına yedirmek, iyi ve asil kimselerle beraber bulunmaktır. Ebû Muhammed Feyyaz, hiç yalnız yemezdi. Mutlaka birisini çağırır, beraber yerlerdi.”
Yeme-içmede mürüvvet: Yiyecek, bedenleri ayakta tutar. O, hayâtın maddesidir. Her zaman, yiyeceğin temiz, iyi pişmiş, rengi ve kokusu güzel ve hazmı kolay olmalıdır.