Ahkâm-ı İslâmiyeyi Yerine Getirmek
İhlâs ile, yani Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşmak ve sevap kazanmak niyeti ile, farzları, sünnetleri yapmaya ve harâmlardan ve mekrûhlardan kaçınmaya, yani ahkâm-ı İslâmiyeyi yerine getirmeye İbâdet etmek denir. Niyetsiz ibâdet olamaz. Resûlullaha "sallallahü aleyhi ve sellem" tâbi olmak için, önce imân etmek, sonra ahkâm-ı İslâmiyeyi öğrenmek ve yapmak lâzımdır. Îmân etmek, Ona tâbi olmaya başlamak ve saadet kapısından içeri girmek demektir. Allahü teâlâ Onu, dünyâdaki bütün insanları saadete davet için gönderdi ve Sebe' sûresi, yirmisekizinci âyetinde meâlen, (Ey sevgili Peygamberim! "sallallahü aleyhi ve sellem" Seni, dünyâdaki bütün insanlara ebedi saadeti müjdelemek ve bu saadet yolunu göstermek için, beşeriyete gönderiyorum) buyurdu.
Meselâ, Ona uyan bir kimsenin, gün ortasında bir parça uyuması, Ona uymaksızın, birçok geceleri ibâdetle geçirmekten, kat kat dahâ kıymetlidir. Çünkü, (Kaylûle) etmek, yani öğleden önce biraz yatmak âdet-i şerifesi idi. Yine Onun dini emrettiği için, bayram günü oruç tutmamak ve yiyip içmek, Onun dininde bulunmayıp senelerce tutulan oruçlardan dahâ kıymetlidir. Onun dininin emri ile fakire verilen az bir şey ki, buna zekât denir, kendi arzûsu ile, dağ kadar altın sadaka vermekten dahâ efdaldir.
Emir-ül-mü'minin Ömer "radıyallahü anh", bir sabâh namâzını cemaat ile kıldıktan sonra, cemaate bakıp, bir kimseyi göremeyince sordu. Eshâbı dediler ki: "Geceleri sabâha kadar ibâdet ediyor. Belki şimdi uyku bastırmıştır." Emir-ül-mü'minin buyurdu ki: (Keşki bütün gece uyuyup da, sabâh namâzını cemaat ile kılsaydı, dahâ iyi olurdu.)
İslâmiyetten sapıtmış olanlar, sıkıntı çekip ve mücâhede edip, nefislerini körletiyor ise de, bu dine uygun yapmadıklarından kıymetsizdir ve hakirdir. Eğer bu çalışmalarına ücret hâsıl olursa, dünyâda birkaç menfaatten ibâret kalır. Âl-i İmrân sûresi, otuzbirinci âyetinde meâlen, (Ey sevgili Peygamberim! Onlara de ki, eğer Allahü teâlâyı seviyorsanız ve Allahü teâlânın da, sizi sevmesini istiyorsanız, bana tâbi olunuz! Allahü teâlâ bana tâbi olanları sever) buyuruldu.