Alâeddîn Rûşenî

Bir kimse gelince kesilen hayvan etinden, ona da ikrâm edilirse, ya'ni yedirilirse, hayvanı Allah için kesmiş, fâidesi misâfire olmuş olur. Kasâbın kestiği de Allah içindir. Fâidesi, kazancı, kasâbadır. Görülüyor ki, bir hayvanın insana ta'zim için, Allah'tan başkası için kesilmesi veyâ Allah rızâsı için kesilmesi, etinin kesilene yedirilip yedirilmemesi ile ayırt edilmektedir...
Bundan anlaşılıyor ki, temel atılırken, hastalık gelince, hasta iyi olunca hayvan kesmek helâl olmaktadır. Çünkü, etleri fakirlere yedirilmektedir...
HÜKÛMET ADAMI GELİNCE
Misâfir gelince kesilen hayvan etinden o misâfire yedirip yedirmemek mühimdir. Etlerin hepsini ona veyâ başkasına verip vermemek mühim değildir. Onun yediği hayvanın etinden başkalarına da verilir. Kesen de alır. Bunun ehemmiyyeti yoktur. Ona yedirmek ve yedirmemek için, keserken yapılan niyyete bakılır. Keserken onu ta'zim etmek niyyet edilmezse, ona bu etten yedirmeyip, başka şeyler yedirilmesi, harâm olmasına sebeb olmaz. Çünkü, keserken ona yedirilmesi niyyet edilmiştir. Bundan anlaşılıyor ki, hükûmet adamı gelince, hayvanı keserken ona ta'zim etmeyi niyyet ederse, etinden ona yedirse de, helâl olmaz. Keserken ona ikrâm etmeyi, yedirmeyi niyyet ederse, etinden hiç yedirmeyip, başka şeyler yedirse de, helâl olur...