Allahü Teâlâ Onlara Istediklerini Verir.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerimde meâlen; "... Azık ve binek bakımından yoluna gücü yeten her kimsenin, o Beyti haccetmesi, insanlar üzerine Allahın hakkıdır, farzdır..." buyurdu (Âl-i İmrân-97).
Peygamber efendimiz de (sallallahü aleyhi ve sellem), bir hadis-i şerifte; "Evinden hac veya umre yapmak niyetiyle çıkan kimse, eğer (yolda) ölürse, kıyâmete kadar hac ve umre sevâbı ona verilir" buyurdu.
Ehl-i Beyt'in rivâyet ettiği hadis-i şerifte, Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem); "İnsanların günahı en büyük olanı, Arafat'ta vakfe yapıp, Allahü teâlânın kendisini af ve mağfiret etmeyeceğini zanneden kimsedir" buyurdu.
Yine Resûlullah efendimiz; "Hacılar ve umre yapan kimseler, Allahü teâlâya gelen topluluklardır ve O'nun ziyâretçileridir. Onlar eğer Allahü teâlâdan bir şey isterlerse, Allahü teâlâ istediklerini onlara verir. Eğer kendilerinin af ve mağfiret olunmasını isterlerse, onları af ve mağfiret eder. Duâ ederlerse, duâlarını kabul eder. Şefaat olunmalarını isterlerse, şefâat olunurlar" buyurdu.
Ali bin Muvaffak şöyle anlattı: "Bir sene hacca gitmiştim. Arefe gecesi olunca, Minâ'da Hif mescidinde uyudum. Rüyâmda; semâdan üzerlerinde yeşil elbiseler bulunan iki meleğin indiğini gördüm. Birisi diğerine, 'Bu sene, Kâbe-i muazzamayı altıyüzbin kişi ziyârette bulundu. Altı kişinin haccı kabul oldu' dedi. Sonra, her iki melek havaya doğru yükselip, kayboldular. Ben korku ile uyanıp çok üzüldüm. Altı kişinin haccı kabul olunca, benim bu altı kişi arasında olmam pek zor, diye düşündüm. Arafat'tan ayrılıp Meş'ar-i harama geldim. Geceyi orada geçirdim. İnsanların çok olmasına rağmen pek azının haccının kabul olmasının üzerinde düşünmeye başladım. Bu düşünce ile uyuyakaldım, önceki gördüğüm iki melek, yine aynı sûretleri üzere geldiler. Biri diğerine, 'Bu gece Allahü teâlânın nasıl ve ne ile hükmettiğini biliyor musun?' dedi. Diğeri, 'Bilmiyorum' dedi. Bunun üzerine soruyu soran, 'Allahü teâlâ altı kişiden her birine, yüzbin kişi verdi. Onların haccını, bu altı kişinin yüzüsuyu hürmetine kabûl etti' dedi. O sırada ben sevinçle uyandım."