Allahü Teâlânın Öyle Kulları Vardır Ki
Abdullah ibni Ömer'den "radıyallahü anhümâ" rivâyet olunmuştur. Resûlullah efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdular ki:
(Geçmiş ümmetlerin ömrüne nispetle sizin ömrünüz, ikindi namâzı vaktiyle güneşin batması arasındaki zamân gibidir. Sizin, Yahûdilerin ve Nasâranın hâli şuna benzer. İşçi çalıştırmak isteyen bir adam dedi ki, kim benim için birer kırâta günün yarısına kadar çalışır. Yahûdiler, günün yarısından ikindi vaktine kadar çalıştı. O kimse sonra, kim benim için bir kırâta günün ortasından ikindi vaktine kadar çalışır. Nasâra birer kırâta çalıştı. Sonra şöyle dedi, kim ikindi vaktinden güneşin batmasına kadar ikişer kırâta çalışır. Dikkat ediniz, siz ikindi vaktinden güneşin batmasına kadar çalışanlarsınız. Dikkat ediniz. Sizin ücretiniz iki kattır. Yahûdiler ve nasâra kızdılar. Biz çok çalışıyor, az ücret alıyoruz, dediler. Allahü teâlâ onlara, hakkınızı vermekte size zulmettim mi? buyurdu. Hâyır, dediler. Allahü teâlâ buyurdu ki: O, benim dilediğime verdiğim bir ihsândır.)
Enes "radıyallahü anh" hazretleri dedi ki: Râbia adlı hanım benim halam idi. Ensârdan bir câriyenin ön dişini kırdı. Resûlullah efendimizin huzûruna geldiler. Davaya Resûlullah efendimiz baktı. Kısâs yapılmasını emrettiler. Enes bin Mâlik'in amcası Enes bin Nadr, Allahü teâlâya yemin ederek, 'yâ Resûlallah, onun dişini kırma' dedi. Resûlullah efendimiz buyurdular ki: (Yâ Enes! Allahın kitâbı kısâsı emrediyor!) Sonra dişi kırılan câriyenin yakınları kısâs yerine diyeti kabul ettiler. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz buyurdular ki:
(Allahü teâlânın kullarından öyleleri vardır ki, Allahü teâlâya bir şey için yemin etseler, muhakkak o şey yerine getirilir. Ümmetimden Allahü teâlânın emrlerini yerine getirenler, eksik olmaz. Onlara karşı koyanlar, küçük düşürmek isteyenler, hiçbir zarar yapamazlar. Allahü teâlânın emri gelinceye kadar, onlar bu hasletleri üzere olurlar.)