"altıncı İmam" Câfer-i Sâdık
İmâm-ı a'zâmın hocasıdır...Câfer-i Sâdık hazretleri 702 (H.83) senesinin Rebiul-evvel ayının on yedisinde Pazartesi günü Medine-i münevverede doğdu. 765 (H.148) senesinde orada vefât etti. Kabri, Cennet-ül-Bâki'de olup, babası ve dedesinin yanındadır.
İmâmlığı, yâni tasavvufta, Kur'ân-ı kerimin mânevi hükümlerini kalblere yerleştirme vazifesi, feyz vermesi otuz dört sene sürmüştür.
İmâm-ı Câfer, ilmi, "Oniki İmâm"dan beşincisi olan babası Muhammed Bâkır'dan öğrendi. İlim ve fazilette zamânının bir tânesi oldu. Bütün din bilgilerinde olduğu gibi, zamânının bütün fen ilimlerinde de söz sâhibiydi. Yetiştirdiği talebeler, cebir ve kimyâ ilimlerinde çeşitli keşifler yapmışlar, bu ilimlerin temel sistematiğini kurmuşlardır. Fizik ve kimyâ ilimlerinin konusunu teşkil eden madde ve onlar üzerindeki bilgisi, o kadar çoktu ki, bu hususlarda zamânında yaşayan herkese akıl-ilim hocalığı yapardı. "Kimyânın babası" kabul edilen Câbir de, Câfer-i Sâdık'ın talebesidir. En meşhûr talebesi, Hanefi mezhebinin kurucusu ve Ehl-i sünnetin reisi olan İmâm-ı a'zâm Ebû Hanife Nu'man bin Sâbit'tir.
"İnsanların ayıplarını görme!"
Câfer-i Sâdık hazretleri, Hazret-i Ali'ye çok benzerdi. On evlâdı olup, yedisi erkek, üçü kız idi. Oğulları: Mûsâ Kâzım, İshak, Muhammed, İsmâil, Abdullah, Abbâs ve Ali'dir. Evlâtlarının hepsi zamânının süsü, âlimi ve üstünlerinden olup, evliyânın rehberiydiler.
Vefatı esnasında buyurdu ki:
"Ey oğlum! Arkadaşlık yaptığın, ziyaretine gittiğin kimse iyi ahlâk sahibi olsun, kötü ahlâklı olanlarla arkadaşlık etme, onlarla görüşme. Çünkü onlar suyu olmayan çöl, dalları yeşermeyen ağaç, ot bitmeyen topraktırlar... İnsanların ayıplarını görme, insanların ayıplarını gören, onların hedefi olur..."